ürkütmek

ürkütmek
-i
1) Ürküntü vermek
2) Korkutup kaçırmak

Avcı, elinde ipi silkeleyerek hafif, sanki balıklarını ürkütmek istemiyormuş gibi yavaş yavaş ağını çekiyordu.

- M. Ş. Esendal
3) Herhangi bir etkiyle bitkinin gelişmesini engellemek
4) mec. Korkutmak

Bu kadar büyük bir adamın huzuruna çıkmak ihtimali bile beni ürkütüyordu.

- Y. K. Karaosmanoğlu
5) mec. Kuşkulandırmak

Ali Rıza Bey hemen kendini topladı. Münasebetsiz bir şey yaparak arkadaşını ürkütmekte mana yoktu.

- R. N. Güntekin

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем сделать НИР

Look at other dictionaries:

  • ürkütmek — I, 263, 264 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • fincancı katırlarını ürkütmek — zararı dokunabilecek bir kimsenin hoşuna gitmeyen bir davranışta bulunmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ürküntü vermek — ürkütmek Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor / Lakin vatandan ayrılışın ıstırabı zor Y. K. Beyatlı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kuyutmak — ürkütmek II, 326 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • TEFRİR — Ürkütmek. Kaçırmak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • fincancı — is. Porselen veya cam eşya satan kimse Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller fincancı katırlarını ürkütmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kışlamak — 1. i, hlk. Kuş ve kümes hayvanlarını ürkütmek 2. nsz 1) Kış olmak Bu yıl erken kışladı. 2) Kışı bir yerde geçirmek Armudu taşlayalım / Dibinde kışlayalım. Halk türküsü …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ürkütme — is. Ürkütmek işi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • TAHVİF — Korku vermek. Ürkütmek. Korkutmak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”