üvey
Look at other dictionaries:
üvey evlat — is., dı 1) Karı kocanın her birine göre öbürünün ayrı bir eşinden dünyaya gelmiş olan evlat, üvey çocuk Baban savaşta öldü, sizlere üvey evlat dedirtmemek için tekrar evlenmedim ben. A. Kulin 2) mec. Kötü davranılan kimse Atasözü, Deyim ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
üvey ana — is. Üvey anne Üvey anası ona bir kurtarıcı gibi geldi. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
üvey anne — is. 1) Öz olmayan anne, analık, üvey ana 2) mec. Çocuğuna kötü davranan anne … Çağatay Osmanlı Sözlük
üvey çocuk — is., ğu Üvey evlat … Çağatay Osmanlı Sözlük
üvey kardeş — is. Babaları veya anaları ayrı olan kardeşlerden her biri Mısır dan beri bana dadılık eden Hadiye isminde bir genç kızın üvey kardeşiydi. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
üvey oğul — is., ğlu Karı kocanın her birine göre öbürünün ayrı bir eşinden dünyaya gelmiş olan erkek çocuk Yeni baba üvey oğluna saygılı idi. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
üvey evlat gibi tutmak (veya saymak) — horlanmak, haksızlık etmek, iyi davranmamak Sanatçıyı üvey evlat sayma huyumuz yine değişmedi. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
üvey baba — is. 1) Öz olmayan baba, babalık 2) mec. Çocuğuna kötü davranan baba … Çağatay Osmanlı Sözlük
üvey kız — is. Karı kocanın her birine göre öbürünün ayrı bir eşinden dünyaya gelmiş olan kız çocuk … Çağatay Osmanlı Sözlük
övey — üvey … Beypazari ağzindan sözcükler