üvey evlat

üvey evlat
is., -dı
1) Karı kocanın her birine göre öbürünün ayrı bir eşinden dünyaya gelmiş olan evlat, üvey çocuk

Baban savaşta öldü, sizlere üvey evlat dedirtmemek için tekrar evlenmedim ben.

- A. Kulin
2) mec. Kötü davranılan kimse
Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
- <<üvey evlat gibi tutmak (veya saymak)}}

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем сделать НИР

Look at other dictionaries:

  • üvey evlat gibi tutmak (veya saymak) — horlanmak, haksızlık etmek, iyi davranmamak Sanatçıyı üvey evlat sayma huyumuz yine değişmedi. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • üvey — sf. 1) Yalnız yasaca akraba sayılan, aralarında kan bağı bulunmayan, öz olmayan 2) mec. Kendisine kötü davranılan Birleşik Sözler üvey ana üvey anne üvey baba üvey çocuk üvey evlat üvey kardeş …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • evlat — is., dı, Ar. evlād 1) Bir kimsenin oğlu veya kızı, çocuk Zengin adamlarda evlat muhabbeti daha fazla mı oluyor? R. H. Karay 2) Soy, döl Yüksek bir tahsil görmedim ama ben de efendi evladıyım. P. Safa 3) ünl. Yaşlı kimselerin çocukları… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • üvey çocuk — is., ğu Üvey evlat …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • emeksiz evlat — is., dı Üvey evlat …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • burunlamak — i 1) Dışlamak Bana üvey evlat muamelesi yapıyorsun, beni burunluyorsun. O. Kemal 2) Aşağılamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • KELEPİR — Çok ucuz ele geçen. Zahmetsiz, ücretsiz. * Üvey evlât. Evlâtlık …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • Kadri Ögelman — (* 1906 in Denizli; † 1986 Istanbul) war ein türkischer Schauspieler, Kabarettist, Filmproduzent und Filmregisseur. Biografie Aufgewachsen in Denizli und Istanbul, absolvierte er die Devlet Güzel Sanatlar Akademie in Istanbul. Später debütierte… …   Deutsch Wikipedia

  • baba — is. 1) Çocuğun dünyaya gelmesinde etken olan erkek Türk babanın ve Türk ananın çocuğu Türktür. Anayasa 2) Çocuğu olmuş erkek, peder 3) Kazılarda çıkarılan toprağın miktarını hesaplayabilmek için yer yer bırakılan toprak dikme 4) Çatı merteği 5)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çocuk — is., ğu 1) Küçük yaştaki oğlan veya kız Çocuğun bir sütninesi vardı. R. H. Karay 2) Soy bakımından oğul veya kız, evlat Anası olacak bir kadın çocuğu omuzundan yakalamış. B. R. Eyuboğlu 3) Bebeklik ile erginlik arasındaki gelişme döneminde… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”