- dik dik bakmak
- çok sert bir biçimde, sert sert, öfkeli öfkeli bakmak
Hiçbir şey söylemeden dik dik baktı.
- S. F. Abasıyanık
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Hiçbir şey söylemeden dik dik baktı.
- S. F. AbasıyanıkÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
dik — sf. 1) Yatay bir düzleme göre yer çekimi doğrultusunda bulunan, eğik olmayan Sağlam yapılı, dik duruşlu bir gençti o yıllarda. N. Cumalı 2) Yatık durmayan, sert Dik saç. 3) Sert, kalın, tok (ses) Sesi dik ve küstahtı, söylediklerini aşağı salonda … Çağatay Osmanlı Sözlük
titrü bakmak — dik bakmak, keskin gözle bakmak, II, 292; III, 272 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
tîtinü bakmak — dik, keskin bakmak, II, 144 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
diklaşmak — dik dik bakmak, ayakda durmak, beraber olmak, bir yerde aram eylemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözle yemek — 1) bir şeye çok istekle ve dik dik bakmak 2) göz değdirmek Çocuğu gözle yediler … Çağatay Osmanlı Sözlük
titinmek — dayanmak, direnmek, dik bakmak II, 144 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
titmek — (yara) acımak I, 386 direnmek, karşı koymak; dik bakmak II, 292 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
dikilmek — 1. nsz 1) Dikme (I) işi yapılmak Buraya anıt dikilecek. Bahçeye ağaçlar dikildi. 2) Dik duruma gelmek 3) Ayakta durmak Hissem neyse ben de isterim diye karşıma dikilmez mi? H. Taner 4) Göz belli bir noktaya uzun süre bakmak Gözlerime dikilen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
boş — sf. 1) İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan, dolu karşıtı Yaralı kaymakamla iki emir eri de boş kalan kompartımana rahatça yerleştiler. A. Gündüz 2) Görevlisi olmayan (iş, görev), münhal Boş kadro. 3) Yapılacak işi olmayan, işsiz… … Çağatay Osmanlı Sözlük