- üzüntü
- is.
Olması istenilmeyen olaylardan doğan ruh tedirginliği, teessür
Sesinde bir üzüntü hatta bir sitem sezdim.
- A. GündüzAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Sesinde bir üzüntü hatta bir sitem sezdim.
- A. GündüzÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
üzüntü — is. 1. Adamı üzən qəm, kədər, dərd, iztirab, ruhi əzab. Kim deyir ki, ana, vaxtını keçir; Dörd divar içində üzüntülərlə. M. R.. 2. Üzgünlük, zəiflik, yorğunluq, taqətsizlik. <Əliqulunun> üzünə qayğı və kədər qonmuşdu. Gözlərində yorğunluq… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
üzüntü vermek — tedirginlik yaratmak, sıkıntı ve huzursuzluğa yol açmak Üzüntü versin diye ara sıra uydurduğu yalanların tesiri altında kalmıştım. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüreği rahatlamak — üzüntü ve kaygısı azalmak, kalmamak ... lüzumsuz bir şey satın aldığı zaman garip bir üzüntü duyar, karısı ziyanı yok, üzülme, ne yapalım, olmuş bir şey diye teselli etmedikçe bir türlü yüreği rahatlamazdı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
cefa çekmek (veya görmek) — üzüntü, sıkıntı çekmek Mektubumda yazmamış mıydım, senin yüzünden ne cefalar çektiğimi? O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
eriyip bitmek — üzüntü ve sıkıntıdan çok zayıflamak O zaman da ben kahır yüzünden eriyip bitmiş olacağım. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaygı çekmek — üzüntü, tasa duymak … Çağatay Osmanlı Sözlük
mahzun etmek — üzüntü vermek Harap mezarlığın öyle bir hâli vardır ki insanı ister istemez mahzun eder. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
sorun çıkarmak — üzüntü verecek veya içinden güç çıkılır bir durum yaratmak İskemlesinde sıkıntıyla kıpırdanarak iç geçirdiğini duydum, sorun çıkarmaya başladığımı düşünüyordu. A. Ümit … Çağatay Osmanlı Sözlük
yeis duymak — üzüntü çekmek, kahrolmak Bu kelimeyi işitince derin bir yeis, anlatılmaz bir elem duyarım. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
keder vermek — üzüntü vermek, kederlendirmek, tasalandırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük