- üzüntü vermek
- tedirginlik yaratmak, sıkıntı ve huzursuzluğa yol açmak
Üzüntü versin diye ara sıra uydurduğu yalanların tesiri altında kalmıştım.
- R. H. Karay
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Üzüntü versin diye ara sıra uydurduğu yalanların tesiri altında kalmıştım.
- R. H. KarayÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
üzüntü — is. Olması istenilmeyen olaylardan doğan ruh tedirginliği, teessür Sesinde bir üzüntü hatta bir sitem sezdim. A. Gündüz Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller üzüntü vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
keder vermek — üzüntü vermek, kederlendirmek, tasalandırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
mahzun etmek — üzüntü vermek Harap mezarlığın öyle bir hâli vardır ki insanı ister istemez mahzun eder. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
üzmek — i, er 1) Üzüntü vermek Onu biraz üzerim ama zekâsına da bayılırım. S. F. Abasıyanık 2) Bir şeyi gerip çekerek gevşetmek, sürterek aşındırmak Odunlar eşeğin sırtını üzüyordu. Halikarnas Balıkçısı … Çağatay Osmanlı Sözlük
gaile açmak — sıkıntı yaratmak, üzüntü vermek Devletin başına sayısız gaileler açmak yolunda hiçbir fırsatı kaçırmadı. S. Ayverdi … Çağatay Osmanlı Sözlük
yara açmak — 1) vücutta veya bir şeyin yüzünde yara oluşmasına sebep olmak 2) mec. büyük üzüntü vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalbe dokunmak — acı veya üzüntü vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ciğerini delmek — acıklı bir durum, kişiye dayanılmaz bir üzüntü vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ateş — is., Far. āteş 1) Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr Uygarlık ateşten doğmuştur. 2) Tutuşmuş olan cisim 3) Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer veya araç Yemeği ateşten indirdim. 4) Patlayıcı silahların atılması Top… … Çağatay Osmanlı Sözlük
acı — is. 1) Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı Acıyı sever. 2) sf. Tadı bu nitelikte olan Acı kahvesini yudumluyordu. T. Buğra 3) Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ıstırap Omuzlarına kadar vücudun derisini … Çağatay Osmanlı Sözlük