vaziyet

vaziyet
1. is., Ar. vażˁ + yed
El koyma
Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
2. is., Ar. vażˁiyyet
1) Konum

Kasaba coğrafi vaziyeti yüzünden lodosu, poyrazı pek az tutan bir limanda kurulmuştur.

2) Durum, tavır, hâl

Vaziyetimi söyleyiniz, hemen gelir beni kurtarır.

- A. Gündüz
Birleşik Sözler
Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужно решить контрольную?

Look at other dictionaries:

  • vaziyet almak — 1) belli bir durum veya davranış biçimini benimsemek, tavır almak, tavır takınmak İşgalden sonra Rumların bize karşı nasıl bir vaziyet aldıklarını da pekâlâ biliyorduk. Y. K. Karaosmanoğlu 2) karşı çıkmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • vaziyet — (A.) [ ﺖﻴﻌﺽو ] durum, konum …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • vaziyet — durum; hal …   Hukuk Sözlüğü

  • vaziyet etmek — el koymak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • esas vaziyet — is., ask. Esas duruş Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller esas vaziyete geçmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Commemoration of Atatürk, Youth and Sports Day — 19 May the Commemoration of Atatürk, Youth and Sports Day[1] (Turkish: 19 Mayıs Atatürk ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı) or simply Youth Day (Gençlik Bayramı), is an annual Turkish national holiday celebrated on May 19 to commemorate Mustafa… …   Wikipedia

  • durum — is. 1) Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon Genel Sekreter, kazadaki sıtma durumu hakkında verdiğim uzun tafsilattan pek memnun kaldı. R. N. Güntekin 2) Duruş biçimi, konum 3) Bireyin toplum… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • esas — is., Ar. esās 1) Bir şeyin özünü oluşturan ana öge, temel 2) Bir iş veya sözde doğru biçim Bu işin esası böyle değil. 3) sf. Ana, temel olarak alınan, başlıca, asal, esasi Esas düşünce. Esas görev. Birleşik Sözler esas duruş esas vaziyet Atasözü …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • esas duruş — is., ask. Dimdik, kımıldamaksızın durma, esas vaziyet …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • facialı — sf. Faciası olan, facia gibi karşılanan Şimdi karşısında bulunduğu vaziyet o kadar facialıydı ki böyle hafif teessürlerle geçiştirilmesine imkân bulamıyordum. Y. K. Karaosmanoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”