vesile

vesile
is., Ar. vesīle
1) Sebep, bahane

Arkadaşlar birer vesile ile dağıldılar ve beni Besim Bey'le yalnız bıraktılar.

- M. Ş. Esendal
2) Elverişli durum, fırsat

Muhasebeci, yerden temennalar, gevrek kahkahalar arasında bir vesile ile, kuru üzümden iki çekilmiş yirmi iki grado sert rakısını methetti.

- R. H. Karay
Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужно сделать НИР?

Look at other dictionaries:

  • vesile aramak — bir fırsatını kollamak İkide birde içimizden birine çatmak için vesile arıyordu. Y. K. Karaosmanoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • vesile bulmak — sebep yaratmak, bahane göstermek Bir vesile bulup size takdim edilmek pek kolay bir iş oldu. H. C. Yalçın …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • vesile olmak — uygun ortam oluşmak Evinde bazen namaz kılar ancak bir vesile olursa camiye giderdi. A. Ş. Hisar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • vesîle — (A.) [ ﻪﻠﻴﺱو ] 1. sebep, bahane. 2. yol …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • VESİLE — (Vâsile) Bahane, sebeb. * Fırsat. * Elverişli durum. * Vasıta. Yol. * Pâye, rütbe. * Baba. * Kurbiyet. * Kendisi ile başkasına yaklaşılan şey. * Cennet te bir menzil adı. (El Vesiletü menziletün fi l Cenneti hadis i şerifi bunu te yid ediyor …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • VESİLE-İ SA'Y — Çalışma vesilesi …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • VESİLE-İ CEMİLE — Güzel sebep. Güzel fırsat …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • Nİ'ME-L VESİLE — Ne güzel sebeb, ne âlâ vesile …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • MATTE — Vesile, sebep …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • MÜTEVESSİL — (Vesile. den) Tevessül eden, sebep tutan, başvuran, girişen …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”