yaramak
Look at other dictionaries:
yaramak — yaramak, uygun gelmek, yara şmak III, 38, 87 § yol yaras ın yarmak II, 356 karşı koymak, uzaklaşmak III, 422bkz: yıramak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
yaramak — yarlık etmek, fayde etmek, liyaket göstermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
eme yaramak — işe yaramak, yararlı olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
işe yaramak — elverişli olmak Bunları ezberledik de ne oldu? Hiç! Ne o günlerde işimize yaradı, ne de ondan sonra. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
tusu bolmak — yaramak, fayda vermek II, 127bkz: tusulmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
tusulmak — yaramak, fayda Yermek II, 127bkz: tusu bolmak denk, öğür, benzer III, 125 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
çok tasım — is., man. Birinin vargısı ötekine öncül olmaya yaramak yoluyla birbirine bağlı bulunmayan birçok tasımdan oluşmuş kanıt … Çağatay Osmanlı Sözlük
em — is., hlk. İlaç, merhem Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller eme seme yaramamak eme yaramak … Çağatay Osmanlı Sözlük
iş — is. 1) Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir. S. F. Abasıyanık 2) Bir değer yaratan emek 3) Birinden istenen hizmet veya birine verilen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yarama — is. Yaramak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük