- yaşarmak
- nsz
1) Islanmak, nemlenmek2) Yaşla dolmak
Anam beni çok bekleyecek diye gözleri yaşardı.
- F. R. Atay
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Anam beni çok bekleyecek diye gözleri yaşardı.
- F. R. AtayÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
yaşarmak — nemnak olmak, sereşk dökmek, göz yaşı akıtmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yaşarmak — yeşermek II, 79; III, 18, 68 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
gözleri yaşarmak — 1) gözleri sulanmak 2) mec. duygulanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dolukmak — nsz, hlk. Göz yaşarmak, ağlayacak duruma gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sulanmak — nsz 1) Sulama işi yapılmak Tarla sulandı. 2) Sulu duruma gelmek Geceye doğru kar sulanıyor ve gevşiyor. A. İlhan 3) Suyu çoğalıp yoğunluğu azalma Kanı sulandı. 4) Göz yaşarmak Otomobilde bir şey kaçtığı için durmadan gözü sulanıp akıyor. R. N.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yaşarma — is. Yaşarmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
yaşañurmak — (göz) yaşarmak, yaşlı olmak III, 407 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini