üzerine yüklenmek — 1) saldırmak 2) mec. ısrar etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstüne yüklenmek — 1) saldırmak 2) mec. ısrar etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kamanço edilmek — yüklenmek, aktarılmak, elden ele geçirilmek Bu ödev kendisine kamanço edilen eleştirmen arkadaş... H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
TAHAMMÜL — Yüklenmek. Bir yükü üstüne almak. * Sabretmek. Katlanmak. * Kaldırmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
taşımak — i 1) Bir şeyi bir yerden alıp başka bir yere götürmek Hastayı ekseriya yakın kasabaya kadar sırtta taşırlardı. S. F. Abasıyanık 2) Üstünde bulundurmak Boynunda asılmış gümüş bir köstek taşırdı. Y. K. Beyatlı 3) Bir nesnenin ağırlığını yüklenmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
aday adayı — is. 1) Herhangi bir işi yapmak, bir görevi yüklenmek için adaylık aşamasını kazanmak amacıyla başvuran kimse Yedek subay aday adayları. 2) Milletvekili ve senatör seçimlerinde, partinin adayı olmak için, partisinde yapılan ön seçimlere adaylığını … Çağatay Osmanlı Sözlük
arkalamak — i 1) Arkasına almak, yüklenmek 2) mec. Bir kimseye güven vererek yardım etmek, destek olmak, korumak, müzaheret etmek Bu roman, sanırım İş Bankası nın arkaladığı ilk Tan gazetesinde tefrika edilirken üniversite öğrencisi idi. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
karalanmak — nsz 1) Karalama işi yapılmak 2) Kara duruma gelmek 3) mec. Leke sürülmek, kötülük yüklenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
omuzlamak — i 1) Omzuna almak 2) Omzuyla dayayıp itmek 3) mec. Destek vermek Adam olanı bir defa omuzlamak yeter. 4) mec. Bir iş veya görevi yüklenmek, sorumluluk almak 5) argo Alıp götürmek, sırtlayıp kaçırmak, aşırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük