yüklenmek

yüklenmek
-e
1) Yükleme işi yapılmak veya yükleme işine konu olmak

Daha şimdiden evin bütün işleri Peyker'in üstüne yüklenmiş.

- M. Ş. Esendal
2) Kendi ağırlığını başka bir şey üzerine vermek, bedeniyle abanmak

Araba durdukça önümdekine, kalktıkça arkamdakine yükleniyorum.

- B. Felek
3) -i Bir yükü taşımayı üstüne almak

Bavulları yüklendi.

4) mec. Üstüne düşmek, zorlamak

Hep birden yüklenmişlerdi o zaman Rahmi'ye; saygısızlık ettin, kırdın diye.

- T. Buğra
5) -i, mec. Bir şeyi yapmayı kabul etmek, üstüne almak

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем написать курсовую

Look at other dictionaries:

  • üzerine yüklenmek — 1) saldırmak 2) mec. ısrar etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • üstüne yüklenmek — 1) saldırmak 2) mec. ısrar etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kamanço edilmek — yüklenmek, aktarılmak, elden ele geçirilmek Bu ödev kendisine kamanço edilen eleştirmen arkadaş... H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • TAHAMMÜL — Yüklenmek. Bir yükü üstüne almak. * Sabretmek. Katlanmak. * Kaldırmak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • taşımak — i 1) Bir şeyi bir yerden alıp başka bir yere götürmek Hastayı ekseriya yakın kasabaya kadar sırtta taşırlardı. S. F. Abasıyanık 2) Üstünde bulundurmak Boynunda asılmış gümüş bir köstek taşırdı. Y. K. Beyatlı 3) Bir nesnenin ağırlığını yüklenmek… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • aday adayı — is. 1) Herhangi bir işi yapmak, bir görevi yüklenmek için adaylık aşamasını kazanmak amacıyla başvuran kimse Yedek subay aday adayları. 2) Milletvekili ve senatör seçimlerinde, partinin adayı olmak için, partisinde yapılan ön seçimlere adaylığını …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • arkalamak — i 1) Arkasına almak, yüklenmek 2) mec. Bir kimseye güven vererek yardım etmek, destek olmak, korumak, müzaheret etmek Bu roman, sanırım İş Bankası nın arkaladığı ilk Tan gazetesinde tefrika edilirken üniversite öğrencisi idi. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karalanmak — nsz 1) Karalama işi yapılmak 2) Kara duruma gelmek 3) mec. Leke sürülmek, kötülük yüklenmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • omuzlamak — i 1) Omzuna almak 2) Omzuyla dayayıp itmek 3) mec. Destek vermek Adam olanı bir defa omuzlamak yeter. 4) mec. Bir iş veya görevi yüklenmek, sorumluluk almak 5) argo Alıp götürmek, sırtlayıp kaçırmak, aşırmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”