- yüksek tabaka
- is.
Yüksek sosyete
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
tabaka — 1. is., İsp. tobacco Cepte taşınan tütün veya sigara kutusu Ceviz ağaçlarının altına çökebilir, tabakalarınızdan birer sigara yakabilirsiniz. S. F. Abasıyanık Birleşik Sözler sigara tabakası 2. is., jeol., Ar. ṭabaḳa 1) Katman Madenin üzerindeki… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüksek — sf., ği 1) Altı ile üstü arasındaki uzaklık çok olan ... mekik dokuduğu yüksek bez tezgâhından kalktı. Ö. Seyfettin 2) Belirli bir yere göre daha yukarıda bulunan İri kanatları ile bir kaşıkçı kuşu çok yükseklerde tur atıyor. H. Taner 3) Güçlü,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüksek sosyete — is. Sosyetenin önde gelenleri, yüksek tabaka, cemiyet … Çağatay Osmanlı Sözlük
ULLİYYE — (İlliyye) Yüksek tabaka. En yüksek. En şerefli. * Çardak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
konak — 1. is., ğı, hlk. 1) Kundak çocuklarının başlarında görülen kepek tabakası 2) Gözde oluşan ince tabaka 2. is., ğı 1) Büyük ve gösterişli ev İstirahat için İstanbul a gelmiş, bu konağı alıp yerleşmişti. Ö. Seyfettin 2) Vali, kaymakam gibi yüksek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
üst — is. 1) Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, fevk, alt karşıtı Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyin görülen yanı, yüzü Bu sefer taşın üstünden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
üst deri — is., anat. 1) Deriyi oluşturan iki tabakadan dışta olanı, epiderm 2) bit. b. Yüksek bitkilerde bütün bölümleri sararak onları dış etkilerden koruyan renksiz, saydam, bir hücreli tabaka, epiderm Birleşik Sözler üst deri altı … Çağatay Osmanlı Sözlük
VELAYET-İ KÜBRA — Büyük velilik. Akrebiyet i İlâhiyenin inkişafına bakan ve veraset i nübüvvetten gelen gayet kısa, fakat yüksek olan ve tarikat berzahına uğramadan zâhirden hakikata geçen velilik mesleği. (Sahabeler gibi)(Cadde i kübrâ, elbette velayet i kübra… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük