Hepsinde, zahmetli bir oyundan henüz çıkmış mektep çocuklarının sevinçli yorgunluğu vardı.
- Y. K. KaraosmanoğluSıcaktan, zahmetli yollarda yürümekten yorulmuştu.
- H. C. YalçınÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
zahmètli — pril. reg. mučno, tegobno … Veliki rječnik hrvatskoga jezika
zahmetli — zahmètli pril. DEFINICIJA reg. mučno, tegobno ETIMOLOGIJA vidi zahmet … Hrvatski jezični portal
emgeklenmek — zahmetli saymak, I, 315 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
HAKHAKA — Zahmetli ve meşakkatli yolculuk yapmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜTEANNİ — Zahmetli ve zor olan bir işi üzerine alan. Zahmet çeken … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜTEKELLİF — Zahmetli iş tutan, külfetli işe girişen … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TAHARRÜC — Zahmetli yerden uzaklaşmak. * Günah işlemek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
çile — 1. is., Far. çille 1) Zahmet, sıkıntı Dargınlık insanların bütün ömrünü dolduran bir çile, bir ezadır. R. H. Karay 2) din b. Dervişlerin kırk gün süre ile kendilerine uyguladıkları zahmetli ve perhizli dönem Birleşik Sözler çilehane Atasözü,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
emekli — sf. 1) Emek harcanarak elde edilen, zor, zahmetli 2) Belirli bir süre çalıştıktan sonra kanunlar gereği işi ile ilgisi kesilerek kendisine aylık bağlanmış olan (kimse) Buraya gelenler hep asker emeklileridir. H. Taner Birleşik Sözler emekli… … Çağatay Osmanlı Sözlük
erkek işi — is. Yalnızca erkeğin yapabileceği, daha çok güç, kuvvet isteyen zahmetli iş … Çağatay Osmanlı Sözlük
