- zorlukla
- zf.
Zor bir biçimde, güçlükle
Zorlukla kımıldattıktan sonra beni sahiden sürüklemeye başladı.
- H. C. Yalçın
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Zorlukla kımıldattıktan sonra beni sahiden sürüklemeye başladı.
- H. C. YalçınÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
İBTİLA' — Zorlukla yutmak. * Gelini gerdeğe koymak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Deep state — The Deep state (Turkish: derin devlet) is alleged to be a group of influential anti democratic coalitions within the Turkish political system, composed of high level elements within the intelligence services (domestic and foreign), Turkish… … Wikipedia
bata çıka — zf. Güçlükle, zorlukla Tekrar başlayan tipinin içinde bata çıka, bir iki sokak geçtik. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
belli belirsiz — sf. 1) Yarı belli 2) zf. Zorlukla seçilerek, yarı bellisiz olarak, duyularak, çok az belli olarak Dere içinde eylül sabahının ışığı yavaş yavaş, belli belirsiz yayılmaktadır. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
bin — is. 1) Dokuz yüz doksan dokuzdan sonra gelen sayının adı 2) Bu sayıyı gösteren 1000, M rakamlarının adı 3) sf. On kere yüz, dokuz yüz doksan dokuzdan bir artık 4) sf., mec. Pek çok, çok sayıda Taşlar, topraklar kaydırarak bin zorlukla iniyorlardı … Çağatay Osmanlı Sözlük
güç — 1. sf. 1) Ağır ve yorucu emekle yapılan, çetin, müşkül Eski yazıyı öğrenmek güç bir işti. 2) zf. Zorlukla Kendini yatağa güç atmış ve sızıp kalmıştı. Y. K. Karaosmanoğlu Birleşik Sözler gücü gücüne güçbeğenir güç bela Atasözü, Deyim ve Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
güç bela — zf. Zorlukla, güçlük çekerek Güç bela bir iş buldun, onu da elden kaptırıp gene düşeceksin. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
güçbeğenir — sf. Her şeyden hoşlanmayan, zorlukla karar veren, müşkülpesent Güçbeğenir bir yaradılışta olan Celal in bana ilk gün kanı kaynayıverdi. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
güçlükle — zf. Güç, kolay olmayan bir biçimde, zar zor Kuş biraz havalanıp başka bir kayaya kadar güçlükle, zorlukla uçtu. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
havalanmak — nsz 1) Temiz hava alması sağlanmak, havası değiştirilmek Oda her gün havalanmalı. 2) Yerden ayrılıp göğe uçmak Kuş biraz havalanıp başka bir kayaya kadar güçlükle, zorlukla uçtu. S. F. Abasıyanık 3) Bir şey hava akımıyla yer değiştirmek 4) mec.… … Çağatay Osmanlı Sözlük