başıboş bırakmak — (birini) üstünde hiçbir baskı veya denetim bulundurmamak, kendi havasına bırakmak Durgun sular, başıboş bıraktığım sandalı / Yalıların önünden geçirdi yavaş yavaş. F. N. Çamlıbel … Çağatay Osmanlı Sözlük
başıboş — (Tovuz) 1. ərsiz 2. dul. – Başıboşsan, yoxsa ərəe:difsən? … Azərbaycan dilinin dialektoloji lüğəti
başıboş — sif. 1. Axmaq, sarsaq, səfeh, gic. 2. məh. Ərindən boşanmış; dul … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
başıboş kalmak — baskı altında bulunmamak, karışanı, görüşeni olmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
başlag — başıboş, bırakılmış I, 461 § başlag yılkı; başıboş bırakılmış hayvan I, 461bkz:boş yılkı … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
çarşı iti ev beklemez — başıboş gezmeye alışanlar, disiplinli iş yapmaya gelemezler anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
salma gezmek (veya dolaşmak) — başıboş hayvan gibi dolaşmak Ne olacak çobansız köyde kurtlar boş oturacak değil ya işte böyle salma dolaşırlar. R. Akyavaş Sokaklarda salma geziyor … Çağatay Osmanlı Sözlük
dizginleri salıvermek — başıboş bırakmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ipini koparmak — başıboş kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kög yılkı — başıboş yayılan hayvan III, 131 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini