- başıboş bırakmak
- (birini) üstünde hiçbir baskı veya denetim bulundurmamak, kendi havasına bırakmak
Durgun sular, başıboş bıraktığım sandalı / Yalıların önünden geçirdi yavaş yavaş.
- F. N. Çamlıbel
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Durgun sular, başıboş bıraktığım sandalı / Yalıların önünden geçirdi yavaş yavaş.
- F. N. ÇamlıbelÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
başıboş — sf. 1) Bir şeye veya kimseye bağlı olmayan Başıboş yaşayışa alışkın değildir. H. Taner 2) Bağlanmamış, serbest bırakılmış İstanbul un başıboş köpekleri rahatça ömür sürmektedirler. S. Birsel 3) zf., mec. Yönetimsiz, baskısız, denetimsiz bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dizginleri salıvermek — başıboş bırakmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
boş — sf. 1) İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan, dolu karşıtı Yaralı kaymakamla iki emir eri de boş kalan kompartımana rahatça yerleştiler. A. Gündüz 2) Görevlisi olmayan (iş, görev), münhal Boş kadro. 3) Yapılacak işi olmayan, işsiz… … Çağatay Osmanlı Sözlük