- münasip bulmak
- uygun olduğunu, yerinde görüldüğünü kabul etmek
Karısını affederek onunla barışmayı daha münasip bulduğunu bildiriyordu.
- H. Taner
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Karısını affederek onunla barışmayı daha münasip bulduğunu bildiriyordu.
- H. TanerÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
münasip — sf., bi, Ar. munāsib 1) Uygun, yerinde O şekilde yaşayacak olsam İstanbul daha münasiptir. S. F. Abasıyanık 2) Beğenilen, hoşa giden Yaşta küçük amma boyda münasip / Sallanıyor bir fidanca dal gibi. Dadaloğlu Birleşik Sözler lisanımünasip Atasözü … Çağatay Osmanlı Sözlük
münasip görmek — uygun ve yerinde bulmak Kendi çocukları hep kız olduğu için yeğeni Bilâl i bu işe münasip gördü. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
mehel almak — layık, münasip bulmak … Beypazari ağzindan sözcükler
uymak — e, ar 1) Ölçüleri birbirini tutmak Ayakkabı ayağına iyi uydu. 2) Renk, biçim vb. yönünden birbirini tutmak, uygun düşmek Kravat ceketine uymuş. 3) Zevke, anlayışa uygun düşmek Sizin tutumunuz bizim görev anlayışımıza uyuyor. 4) Bir inanca, bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tensip etmek — uygun bulmak, uygun görmek, münasip görmek Benim tensip edeceğim yerde, bir yüzümü görsün, kâfiymiş. S. M. Alus … Çağatay Osmanlı Sözlük