- sefer etmek
- gezmek, gezinti yapmak, yolculuk etmek
Ne hoş, ey güzel Tanrı'm, ne hoş / Maviliklerde sefer etmek
- O. V. Kanık
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Ne hoş, ey güzel Tanrı'm, ne hoş / Maviliklerde sefer etmek
- O. V. KanıkÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
sefer — is., Ar. sefer 1) Yolculuk Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden / Nice seneler geçti dönen yok seferinden. Y. K. Beyatlı 2) Kez, yol, defa Bu sefer ben söylüyorum, tekrar ediyorum. R. H. Karay 3) ask. Genellikle ülke dışına yapılan askerî… … Çağatay Osmanlı Sözlük
canına tak demek (veya etmek) — dayanamaz duruma gelmek, sabrı kalmamak Kimsesizlik bu sefer tak dedi artık canıma. M. A. Ersoy … Çağatay Osmanlı Sözlük
çapaul — âda üzerine sefer etmek, yağma, hücum, tar u mar eylemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
TAGLİS — Fık: Kurban bayramının ilk gününde Müzdelife de bulunanlar için o günün Sabah Namazını fecri müteakib daha ortalık karanlık iken kılmak. (Bu çok efdaldir) * Bir işi üzerine almak. * Sabah karanlığında sefer etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Cəngəmiran — Municipality … Wikipedia
zorlamak — i 1) Birine bir şey yaptırmak amacıyla güç kullanmak, boyun eğdirmeye çalışmak, zor kullanmak, mecbur etmek Bir realite hissi ile değil, bir tarih hissi ile kendimizi zorluyorduk. F. R. Atay 2) Açılması, kırılması, sökülmesi gereken şeyler için… … Çağatay Osmanlı Sözlük
RUHSAT — (C.: Ruhas Ruhsat) İzin, müsaade. * Genişlik. * Kolaylık. * Fık: Kulların özürlerine mebni, kendilerine bir suhulet ve müsaade olmak üzere, ikinci derecede meşru kılınan şeydir. Sefer halinde Ramazan ı Şerif orucunun tutulmaması gibi. Vuku bulan… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
posta — is., İt. posta 1) Bir yere gelen veya bir yerden gönderilen mektup ve emanetlerin tümü Eşyalarımı ilk posta ile bir denk yapıp İstanbul a gönderdim. Ö. Seyfettin 2) Genellikle bu emanetleri götüren taşıt 3) Bu emanetleri toplayan ve dağıtan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
seferber — sf., ask., Ar. sefer + Far. ber Savaşa hazırlanmış veya girmiş (askerî birlik) Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller seferber etmek seferber olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük