- bayıltıcı
- sf.
1) Bayıltan
Bayıltıcı ilaç.
2) Bayıltacak gibi etkide bulunanBaşı bir sıcak su dumanı gibi ılık, bayıltıcı bir rehavetle saran uykuya kendini vermek...
- P. Safa
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Bayıltıcı ilaç.
Başı bir sıcak su dumanı gibi ılık, bayıltıcı bir rehavetle saran uykuya kendini vermek...
- P. SafaÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
acı — is. 1) Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı Acıyı sever. 2) sf. Tadı bu nitelikte olan Acı kahvesini yudumluyordu. T. Buğra 3) Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ıstırap Omuzlarına kadar vücudun derisini … Çağatay Osmanlı Sözlük
haşlamak — nsz 1) Bir şeyi kaynar suya daldırmak Sebze haşlamak. 2) i Bir şeyin üstüne kaynar su dökmek 3) Suda kaynatarak pişirmek Nine, yolda yerim diye iki yumurta haşladıydı teyze. H. E. Adıvar 4) i Kaynar sıvı bir şeyi yakmak Kaynar su ayağımı haşladı … Çağatay Osmanlı Sözlük
öldürücü — sf. 1) Öldüren, ölüme sebep olan, ölüme yol açan Öldürücü bir kalp aksesinin bazen saatlerce sürebileceğini gayet iyi biliyor. P. Safa 2) mec. Bayıltıcı, bunaltıcı, sıkıcı, yorucu Paketin kaybolmuş, çalınmış olması ihtimalinin verdiği korku,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
rehavet — is., Ar. reḥāvet Vücutta görülen gevşeklik, ağırlık, tembellik Bayıltıcı bir rehavet hissediyordu, uykuya çok ihtiyacı vardı ve uyudu. P. Safa Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönül yakmak — 1) insanı aşırı derecede etkilemek, sarsmak, kendinden geçmesine yol açmak Bu sesler, o zamanki hayat zevklerinin iç bayıltıcı bir içkisi gibi gönlümüzü yakarak ta derinliklerimize kadar nüfuz etmesini bilirdi. A. Ş. Hisar 2) aşk dolayısıyla iç… … Çağatay Osmanlı Sözlük
MESTÎ-BAHŞ — f. Sarhoşluk veren, sarhoş edici. Bayıltıcı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MESTÎ-ÂVER — f. Bayıltıcı, sarhoş edici … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MUGAŞŞÎ — (Gaşy. den) Bayıltıcı, bayıltan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜSEBBİTAT — Uyuşturucu, bayıltıcı, dondurucu ilâçlar … Yeni Lügat Türkçe Sözlük