- ağırlığı olmak
- is.
etkisi büyük olmak
Başsavcının yargıçlar arasında belli bir ağırlığı var kuşkusuz.
- A. Kulin
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Başsavcının yargıçlar arasında belli bir ağırlığı var kuşkusuz.
- A. KulinÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
cin ifrit olmak (veya kesilmek) — son derece kızmak, öfkelenmek O mirasın ağırlığı altında ezilip susacaklarına, bir de ülkemizde insan haklarının avukatı kesilmiyorlar mı cin ifrit oluyorum. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağırlık — is., ğı 1) Ağır olma durumu Yükün ağırlığı. Taşın ağırlığı. 2) Değerli olma durumu Hediyenin ağırlığı. 3) Ağırbaşlılık Çocuğa yıllar geçtikçe bir ağırlık geldi. 4) Tehlikeli olma durumu 5) Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum Havanın ağırlığı.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
oturmak — e 1) Vücudun belden yukarısı dik duracak biçimde ağırlığı kaba etlere vererek bir yere yerleşmek Bir sandalyenin üzerinde oturmuş, önüne bakıyordu. S. F. Abasıyanık 2) nsz Bu biçimde yerleştiği yerde kalmak Bakın, hikâye zordur, acımasız ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
esir — 1. is., Ar. esīr 1) Tutsak 2) Köle 3) mec. Bir düşünceye veya bir kimseye körü körüne bağlı olan kimse Onun güzelliğinin esiri oldular. Birleşik Sözler esir almaca esir kampı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller esir almak esir düşmek es … Çağatay Osmanlı Sözlük
yük — is. 1) Araba, hayvan vb.nin taşıdığı şeylerin hepsi Çölde yük götüren vasıta develer, insan taşıyan vasıta hecinlerdir. F. R. Atay 2) Bir şeyin ağırlığı 3) Araba, hayvan vb.nin taşıyabildiği miktar Bir araba yükü odun. 4) Eşya Bütün yükü bu bavul … Çağatay Osmanlı Sözlük