birbirine girmek

birbirine girmek
1) kavga etmek, dövüşmek

Bunun için sabır, sükûnet, soğukkanlılık gerek hâlbuki biz birbirimize giriyoruz.

- H. R. Gürpınar
2) karışmak
3) iplik vb. dolaşmak, çözülmeyecek duruma gelmek

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем написать курсовую

Look at other dictionaries:

  • bin kalıba girmek — birbirine benzeyen birçok iş yapmak, sürekli olarak düşünce değiştirmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • birbirinin ağzına girmek — birbirine çok düşkün olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • aralarına kara kedi girmek — iki dost birbirine gücenmek, iki dostun arasına soğukluk girmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • iç içe girmek (veya geçmek) — birbirinden ayrılamaz durumda olmak Burada tarih ile masal iç içe girmiş durumdadır; hangisi masal, hangisi tarih, karışır gider birbirine. M. C. Anday …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • birbiri — zm. Karşılıklı olarak biri ötekini, öteki de onu O zaman on dört paşa, büyük, hudutsuz bir hayret içinde İzzet Paşa nın, sonra da birbirlerinin yüzüne baktılar. N. S. Örik Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller birbiri için yaratılmış olmak birbirine …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yörkeşmek — sarılmak, birbirine girmek, dola şmak, karışmak. I, 395, 437; I I, 285; II I, 104bkz: yörge şmek, yürgeşmek; …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • yürgenmek — sarılmak, birbirine girmek, dolaşmak, karışmak. I, 395, 437; 11. 285; II1104bkz: yörgeşmek, yörkeşmek …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • ara — is. 1) İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, açıklık, aralık, boşluk, mesafe 2) İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla 3) Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi Öğrenciyle öğretmenin arasının daima iyi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karışmak — e 1) İki veya ikiden çok şey bir araya gelip birbirinin içinde dağılmak, birbirinin içine girmek Araba sallana sallana içim bağrım birbirine karıştı. H. R. Gürpınar 2) Düzensiz, dağınık olmak Yanıma her tarafı titreyerek sapsarı, sakal bıyığa… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”