çivi gibi

çivi gibi
1) çok sağlam ve çevik (kimse)
2) çok soğuk

Suyu çivi gibi tutan toprak testiyi çarpıp kırmıştı bir seferinde.

- T. Dursun K

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужно решить контрольную?

Look at other dictionaries:

  • çivi gibi olmak — (el veya ayak veya parmak) çok üşümek, donmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çivi — is. 1) İki şeyi birbirine tutturmak için çakılan, ucu sivri, başlı, metal veya ağaçtan yapılmış ufak çubuk, mıh 2) Kalkan balığının üzerindeki düğmeye benzer kemiksi oluşum Birleşik Sözler çivi yazısı çiviyukarı çatal çivi tel çivi cam çivisi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çakmak — 1. i, e, ar 1) Vurarak sokup yerleştirmek Çiviyi tahtaya çakmak. 2) Çivi ile tutturmak İsa nın ruhu eğer bugün içinden çıkmış olduğu yere inerek bu sahneyi görseydi, kim bilir patriklerini hangi oduna çakardı. F. R. Atay 3) Kazık çakıp hayvan… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çatal — is. 1) İki veya daha çok kola ayrılan değnek 2) Yol, ağaç gibi kollara ayrılan şeylerin ayrılma yeri 3) Dallı olan şeylerin her kolu 4) Yemek yerken kullanılan iki, üç veya dört uzun dişli çoğunlukla metal araç Çatalı elinden düştü, ağzı açık… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çivilemek — i, e 1) Bir şeyi bir yere çivi ile tutturmak, mıhlamak 2) Aynı noktaya sürekli olarak bakmak Duvara sırtını verip çömeldi. Gözünü hamamcının geleceği yola çiviledi. A. Sayar 3) i, mec. Vurmak, öldürmek 4) e, mec. Olduğu yerde hareketsiz bırakmak… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • nalbur — is., esk., Ar. naˁl + Far. ber 1) At nalı yapan demirci 2) Çivi, kilit, menteşe gibi yapı işlerinde kullanılan şeyleri satan kimse, hırdavatçı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • örs — is. 1) Biçimleri yapılacak işe göre değişen, üzerinde maden dövülen, çelik yüzeyli, demir araç Demir yalım gibi kızarmıştı. Küçücük örsünün üstüne koydu, dövmeye başladı. Y. Kemal 2) Üzerine çivi çakılacak ayakkabı geçirilen kunduracı aracı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tutmak — i, ar 1) Elde bulundurmak, ele almak Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. Ö. Seyfettin 2) Ele geçirmek, yakalamak Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. Ö. Seyfettin 3) Avlamak Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yazı — 1. is., hlk. Düz yer, ova, kır Birleşik Sözler yazı yaban 2. is. 1) Düşüncenin belli işaretlerle tespit edilmesi, yazma işi Türklerde yazının kullanılması eskidir. 2) Alfabe Türk yazısı. Arap yazısı. Nota yazısı 3) Harfleri yazma biçimi İnci gibi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”