- emir vermek
- buyurmak, buyruk vermek
Eczaneye, doğru eczaneye, diye emir verdi.
- H. Taner
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Eczaneye, doğru eczaneye, diye emir verdi.
- H. TanerÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
emir — 1. is., mri, Ar. emr 1) Buyruk, komut, talimat, ferman 2) İstek İkide birde dönüp benden bir emrim olup olmadığını soruyordu. Y. K. Karaosmanoğlu 3) bit. b. Orta Anadolu da şarap yapımı için üretilen, orta kalın kabuklu, beyaz renkli, kısa ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fetva vermek — 1) herhangi bir işlemin veya eylemin din kurallarına uygun olup olmadığı konusunda konuyla ilgili bilim adamlarınca açıklama yapılmak 2) bir işin yapılabilmesi için yargıda bulunmak 3) mec. gereksiz yere emir verir gibi konuşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
İRADE-İ SENİYYE — Padişahın, bir işin yapılması veya yapılmaması hakkında verdiği emir. İrade eskiden şifahî, yani ağızdan emir vermek, yahut kendi el yazısı ile yazmak suretiyle verilirdi. Sonradan iradeler mabeyn baş kâtibinin imzasını taşıyan yazılı kâğıtla… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
emretmek — i, e, der, Ar. emr + T. etmek Buyurmak, emir vermek Bunu böyle istiyorum ve böyle emrediyorum. A. Gündüz Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller emretti patrik efendi … Çağatay Osmanlı Sözlük
ülen — is., hlk. Ulan Ülen, haddini bilmez bastıbacak, emir vermek sana mı kaldı? Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
TENBİH — (C.: Tenbihât) Göz açtırmak. * Gafletten ikaz etmek. Faaliyetini arttırmak. * Sıkı emir vermek. * Bir işin yapılacağı hakkında yapılan nasihat … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
boş — sf. 1) İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan, dolu karşıtı Yaralı kaymakamla iki emir eri de boş kalan kompartımana rahatça yerleştiler. A. Gündüz 2) Görevlisi olmayan (iş, görev), münhal Boş kadro. 3) Yapılacak işi olmayan, işsiz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hükm — (A.) [ ﻢﮑﺣ ] hüküm, emir, kesin karar. ♦ hükmünde yerinde, gibi. ♦ hükmünü almak yerine geçmek, gibi olmak. ♦ hüküm vermek kesin karar vermek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
TEKLİF — Zor birşey istemek. Bir vazife ileri sürmek. * Sıkılgan ve resmi davranış. İçli dışlı olmayan çekingen muâmele. * Vergi yüklemek. * Vazife vermek. * Cenab ı Hakk ın, insanları, emir ve nehiyleri üzerine hareket etmeğe vazifelendirmesi. * Fık:… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
bedel — is., Ar. bedel 1) Değer, fiyat, kıymet 2) Bir şeyin yerini tutabilen karşılık Buna bedel içimde mumlar, mumlar, mumlar yanan bir karanlık var. A. Gündüz 3) Başkasının adına ve onun parası ile hacca giden kimse 4) sf. Eşit, denk Emsalini… … Çağatay Osmanlı Sözlük