- gölge etmek
- 1) ışığa engel olmak2) mec. engel olmak
Gölge etme, başka ihsan istemem.
- Diyojen
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Gölge etme, başka ihsan istemem.
- DiyojenÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
gölge — is. 1) Saydam olmayan bir cisim tarafından ışığın engellenmesiyle ışıklı yerde oluşan karanlık Etrafına gölge salmayan, yemiş vermeyen hangi kütük baltadan kurtulur? H. E. Adıvar 2) Güneş ışınlarından korunacak yer Sakın kesme, gölgesinde yorgun… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gölgelendirmek — i 1) Gölge etmek, gölgeli yapmak Saçları alnına dökülmüş, kirpikleri yanaklarını gölgelendirmişti. A. İlhan 2) mec. Bulandırmak, bozmak 3) hlk. Dinlendirmek Bir gün Kezban koyunlarını gölgelendirdiği ormanın alanından geçen bir adama rast geldi.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dikmek — 1. i, e, er 1) Bir cismi dik olarak durdurmak Bir yere direk dikmek. 2) Yetiştirmek için bir bitkiyi toprağa yerleştirmek Boş toprağa bir koru dikseniz otuz yılda gölge verir. F. R. Atay 3) i Bardak, kadeh, testi vb. kapların içindekini bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hayal — is., li, Ar. ḫayāl 1) Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şey, düş, imge, hülya Mustafa Kemal hayallerin değil, hakikatlerin adamı idi. F. R. Atay 2) Belli belirsiz görülen şey, gölge 3) fiz. Görüntü İnsanın aynadaki hayali … Çağatay Osmanlı Sözlük
oyun — is. 1) Vakit geçirmeye yarayan, belli kuralları olan eğlence Tenis, tavla, dama, çelik çomak, bale oyundur. 2) Kumar Bazıları oyun başından kalkar kalkmaz her şeyi unuturlar. P. Safa 3) Şaşkınlık uyandırıcı hüner Hokkabazın oyunu. Cambazın oyunu … Çağatay Osmanlı Sözlük