- eksik gelmek
- yetişmemek, yetmemek
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
eksik — sf., ği 1) Bir bölümü olmayan, noksan, natamam Bu kitap eksik, baş tarafı yok. 2) Mükemmel olmayan, kusurlu, muallel, sakat 3) Az Arada can sıkıntısından doğma kavgalar da hiç eksik değil... R. N. Güntekin 4) is. İhtiyaç duyulan şey Aklı sıra bu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşmek — e, er 1) Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek Havada uçan kuş vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor. R. N. Güntekin 2) den Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
az — sf. 1) Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu. B. R. Eyuboğlu 2) zf. Alışılmış olandan, umulandan veya gerekenden eksik olarak Birleşik Sözler az az az buçuk az… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sakat — sf., Ar. saḳaṭ 1) Vücudunda hasta veya eksik bir yanı olan, engelli, özürlü Ben gördüğünüz gibi bir sakat askerim, malul. Y. K. Karaosmanoğlu 2) mec. Bozuk veya eksik Sakat bir anlatım. Sakat bir iş. Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller sakat olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük