fikir — is., kri, Ar. fikr 1) Düşünce İşimizi, gücümüzü bırakmış olmak düşüncesini bir vazife yapmakta olduğumuz fikri susturuyordu. M. Ş. Esendal 2) Düşün 3) esk. Kuruntu Birleşik Sözler fikir adamı fikir babası fikir hürriyeti fikir işçisi … Çağatay Osmanlı Sözlük
HASR-I FİKİR — Bir şeye bütün fikrini vermek ve başka şeyle meşgul olmamak tarzı ve düsturu ile o şeyde veya meslekte mütehassıs ve muvaffak olmaya çalışmak. Bütün fikri çalışmayı bir şey üzerinde toplamak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
akıl yürütmek — 1) herhangi bir konuda fikir vermek 2) tahminde bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
SULTAN SÜLEYMAN HAN — (Hi: 900 974) Osmanlı Padişahlarının onuncusu, İslâm Halifelerinin yetmişbeşincisidir. Yavuz Sultan Selim Han ın oğludur. Avrupa vari bir kısım kanunlar yapılmasına vesile olduğundan Kanuni nâmı ile de tanınır. Padişahlık yılları Osmanlı… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
sıkıştırmak — i 1) Bir şeyi dar bir yere zorla sığdırmak, tıkmak Çamaşırları bavula sıkıştırmak. 2) Bir nesneyi sıkıca duracak biçimde bir yere koymak, yerleştirmek veya orada tutmak 3) Gevşek veya seyrek olan şeyleri birbirine yaklaştırarak sıkı duruma… … Çağatay Osmanlı Sözlük
müzakere — is., Ar. muẕākere 1) Bir konuyla ilgili fikir alışverişinde bulunma, oylaşma Cumhuriyet ilanına karar vermek için Ankara da bulunan bütün arkadaşlarımı davete ve onlarla müzakere ve münakaşaya asla lüzum ve ihtiyaç görmedim. Atatürk 2) Sözlü… … Çağatay Osmanlı Sözlük
rey — is., esk., Ar. reˀy 1) Oy Parlamentoda itimat reyi alamayan her hükûmet şüphesiz istifa etmek zorunda kalacaktır. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Düşünce, görüş, fikir Vicdanları ile baş başa düşünüp sonra da aralarında müşavere ederek reylerini… … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstünde durmak — bir işe önem vermek, bir işle yakından ve sürekli ilgilenmek Bir çeşit ezbere okuyoruz, durmuyoruz metin üstünde, fikir üstünde. A. Erhat … Çağatay Osmanlı Sözlük
HEM-DEST-İ VİFAK — Bir fikir ve mes elede anlaşarak elele vermek, hep birden aynı sözü söylemek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TERDİD — Geri çevirmek, geriletmek. * Edb: Karşısındakini merakta bırakacak ve neticeyi sezdirmeyecek şekilde söz etmek. * İki ihtimâlle fikir anlatmak. Muhatabın beklemediği bir surette sözü bitirerek söze kuvvet vermek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük