- yol görünmek
- gitmek gerekmek
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
yol — is. 1) Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik 2) Karada insanların ve hayvanların geçmesi için açılan veya kendi kendine oluşmuş, yürümeye uygun yer Bahçeleri bahçelere toprak yollar bağlardı. Ç. Altan 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
göstermek — i 1) Birini veya bir şeyi işaretle belirtmek Vitrindeki oyuncağı parmağıyla gösterdi. 2) i, e Görülmesini sağlamak, görmesine yol açmak Size kitaplarımı göstereyim. 3) Belirtmek, anlatmak Bu söz onun iyi niyetini gösteriyor. 4) e Bir şeyin etkisi … Çağatay Osmanlı Sözlük
tünel — is., Fr. tunnel 1) Bir yandan öbür yana geçebilmek için yer altında, genellikle dağların içinde açılan yol Dağların içinde bir tren gidiyor. Bak! Tam tünele girmek üzere. S. F. Abasıyanık 2) Çevresi kapalı yol Polisler, fotoğrafçılar çıkış… … Çağatay Osmanlı Sözlük
almak — i, ır 1) Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) i, den Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak Çocuğu okuldan aldı. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
geçmek — e, er 1) Bir yerden başka bir yere gitmek Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim. T. Buğra 2) den Bir yandan girip diğer yandan çıkmak İplik iğne deliğinden zor geçti. 3) den Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kese — 1. is., Far. kīse 1) Cepte taşınan, içine para, tütün vb. konulan, kumaştan veya örgüden küçük torba Boynundan bir kese çıkardı fakat içine bakmadan ani bir fikirle yüzü kızardı. H. E. Adıvar 2) sf. Bu küçük torba miktarında olan Üç kese tütün.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
suret — is., Ar. ṣūret 1) Görünüş, biçim İnsan suretinde bir ağaç. 2) Yazı veya resim kopyası, nüsha Bunun bir suretini almalı. 3) Biçim, yol, tarz Birbirimize karşı oynayacak bir rolümüz olmadığı açık surette görülüyordu. R. N. Güntekin 4) İslam… … Çağatay Osmanlı Sözlük
göze batmak — 1) aşırı derecede görünür olmak Karacaahmet in koyu servileri bulutsuz ufukta neftî bir leke hâlinde göze batıyordu. H. Taner 2) tedirgin etmek, uygunsuz veya yakışıksız görünmek 3) çekemezliğe yol açmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüzüne gülmek — 1) dostmuş gibi görünmek Köylünün yüzüne gülüp arkadan jurnalliyormuş. E. Işınsu 2) dostluk göstermek, ilgi göstermek, alakalanmak Köyde, ondan başka yüzümüze gülen, bize yol gösteren olmadı. Ö. Seyfettin 3) temizliği, yeniliği dolayısıyla… … Çağatay Osmanlı Sözlük