baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş kesmek — selam vermek için baş eğmek Gülerken de göğsünün sağ köşesine baş kesmeyi unutmaz. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
dize gelmek — baş eğmek, boyun eğmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tüñüşmek — baş eğmek III, 393, 394bkz:tüñütmek, tüñütmek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
dinlemek — i 1) İşitmek için kulak vermek Konağın hesabını sen söylersin, ben de dinlerim. A. Ş. Hisar 2) Birinin sözünü, öğüdünü kabul edip gereğince davranmak Beni dinlersen bu işten vazgeç. 3) Kulakla veya dinleme aletiyle hastayı muayene etmek Doktor… … Çağatay Osmanlı Sözlük
İLVA — Çevirmek. Baş eğmek. Başı eğilmek. * Başkasının sözünü maksadı olmayan başka tarafa çevirmek. * Birinin hakkını inkâr eylemek. * Bayrağı kaldırmak. Sancak dikmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HAD' — Baş aşağı eğmek. * Tevâzu etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
eğilmek — nsz 1) Belirli bir yönle açı oluşturacak bir durum almak, bir yöne doğru çarpılmak:, dikliğini kaybetmek Sofraya pilav gelince Aziz eğilerek kokladı. C. Uçuk 2) İnsan, bir işi yapmak için belini eğmek Tenis oynarken yüz çeşit çeviklikler içinde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kafa sallamak — 1) ikaz etmek için başını iki yana veya öne arkaya hafifçe eğmek 2) baş sallamak 3) doğru veya yanlış her şeye evet demek … Çağatay Osmanlı Sözlük