yüze çıkmak — 1) bir sıvının üst bölümüne çıkmak 2) belli olmak, açığa çıkmak, belirmek Evimizde artık pek de gizli tutulamayarak yüze çıkmaya başlayan bu rezalet yani gelin ve damat arasındaki bu sevda alışverişi böyle devam edip duracak mı? M. Ş. Esendal 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
açık — sf., ğı 1) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik. R. N. Güntekin 2) Engelsiz Açık yol. 3) Örtüsüz, çıplak Açık baş. 4) Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 5) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev) … Çağatay Osmanlı Sözlük
deşifre olmak — 1) gizli durum açığa çıkmak 2) kimliği anlaşılmak, kimliği açığa çıkmak, belli olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
belgürmek — meydana çıkmak, belirnnek, açığa çıkmak 1. 387; I I, 172 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
TEBELLÜR — Billurlaşmak. Parlak, şekilli olup ve donup katılaşmak. * Açığa çıkmak. Meydana çıkmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TEKEŞŞÜF — Açılmak, görünmek, sıyrılmak, meydana çıkmak. * Rüsvay olmak. Sırları açığa çıkmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
dökmek — i, er 1) Sıvı veya tane durumunda olan şeyleri bulundukları kaptan başka bir yere boşaltmak İhtiyar karısı pırıl pırıl kalaylı maşrapa ile ona su dökecek. S. F. Abasıyanık 2) Belli bir yere boşaltmak Sigara tablasını dökmek. 3) Akıtmak, düşürmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kusmak — nsz, ar 1) Midesinin içindekilerini ağız yolu ile dışarı atmak, kay etmek, istifra etmek 2) Reddetmek İhanetin böylesini tarih kabul etmez, kusardı. T. Buğra 3) i Boyanan ve temizlenen şeyler yeniden ortaya çıkmak Kumaş lekeyi kustu. Helva yağını … Çağatay Osmanlı Sözlük
cepheden hücuma geçmek — dolaşık yollara sapmadan doğrudan doğruya konuyu ele alarak birine karşı çıkmak veya mücadeleyi açıktan açığa yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük