- araya vermek
- yararsız bir işe harcamak
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
parti vermek — bir şeyi kutlamak veya eğlenmek için birçok kimseyi bir araya toplamak Unuttun mu, geçen sonbahar orada bir parti vermiştiniz, ben de vardım. N. Eray … Çağatay Osmanlı Sözlük
ara — is. 1) İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, açıklık, aralık, boşluk, mesafe 2) İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla 3) Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi Öğrenciyle öğretmenin arasının daima iyi … Çağatay Osmanlı Sözlük
toparlamak — i 1) Bir araya getirmek, toplu bir duruma sokmak Sonra müsveddeleri toparlayıp yatmaya gitti. H. Taner 2) Neler üzerinde durulacağını hatırlayıp bir araya getirmeye çalışmak Düşünüyorum efendim, dedim. Yazacaklarımı toparlıyorum. H. Taner 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
atlas — 1. is., Ar. aṭlas Yüzü parlak, sık dokunmuş bir tür ipekli kumaş, saten Birleşik Sözler atlas çiçeği atlas kemiği 2. is., coğ., Rum. 1) Dünyanın, bir ülkenin, bir bölgenin fiziksel ve siyasal coğrafyası ile ekonomi, tarih vb. konularda toplu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bohça — is. 1) İçine çamaşır, elbise vb. koyup sarılan dört köşe kumaş Hemen hemen her giyim eşyası bohçada ve sandıkta saklanırdı. R. H. Karay 2) Ufak ve seçme tütün dengi Birleşik Sözler bohça böreği parçalı bohça yamalı bohça hamam bohçası … Çağatay Osmanlı Sözlük
dal — 1. sf. Çıplak, yalın Dalkılıç. Daltaban. Birleşik Sözler dalfes dalkılıç daltaban daluyku dalyarak 2. is. 1) Ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri Cılız dallar, yeşili fe … Çağatay Osmanlı Sözlük
sokmak — i, ar 1) İçine veya arasına girmesini sağlamak 2) e Bir yere girmesini sağlamak, içeri almak Bizi içeriye aldı ve küçük bir odaya soktu. F. R. Atay 3) Bıçak, çakı, iğne vb. batırmak, saplamak 4) Böcek, zehirli hayvan iğnesini batırmak veya… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bulçarlamak — bir araya gelmek, tecemmü etmek üzere vad vermek, bir yere toplanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
CEMR — İnsanların bir araya toplanması. * Atın sıçrayarak yürümesi. * Ateş ve küçük taş vermek. * Bir kimseyi def etmek, kovmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HUS — Dikmek. * Darlık vermek. * İki şeyi bir araya getirmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük