- yere vurmak
- 1) kötü bir duruma sokmak
Bu askerlik oyununda yere vurduğu adama, kaideye uygun olan hareketi muhafaza ediyor.
- H. E. Adıvar2) yenmek, alt etmek
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Bu askerlik oyununda yere vurduğu adama, kaideye uygun olan hareketi muhafaza ediyor.
- H. E. AdıvarÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
kafayı (bir yere) vurmak — 1) hastalanıp yatağa düşmek 2) uyumak için yatmak Ahmet de bize varır varmaz kafayı yere vurdu. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
yerden yere vurmak — birine türlü yönlerden saldırarak onu çok aşağılayıcı bir duruma düşürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
vurmak — e, ur 1) Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak Masaya vurmak. Birinin başına vurmak. 2) i Ses çıkarmak için bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak Kapılarını vurmadan, kartını göstermeden, kademeye aldırmadan odalara… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tekme atmak (veya vurmak) — 1) ayakla bir yere sertçe vurmak Kafama bir tekme vurdular, bir şeyler söylenerek bırakıp gittiler. M. Ş. Esendal 2) çifte atmak 3) ihanet etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kına (veya kınalar) yakmak (veya koymak veya sürmek veya vurmak veya yakınmak veya yakılmak) — 1) kınayı su ile karıştırıp bulamaç kıvamına getirerek boyanacak yere sürmek Bazıları bütün ele, avuçlara değil, yalnız bir tek parmağın baş kısmına kına koyarlardı ki buna yüksük kına tabir olunurdu. R. H. Karay 2) mec. birinin uğradığı kötü… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yama vurmak — delik, yırtık veya eski bir yere yama koymak, yama koyarak onarmak Hacının kız kardeşi bir çoraba yama vuruyordu. R. Enis … Çağatay Osmanlı Sözlük
kazığa vurmak — esk. bir kimseyi yere dikilmiş ucu sivri bir kazığa oturtarak öldürmek Münasebetsizliklerine mukabele edeni ihtimal kazığa vuracak, derisini yüzecek, akla gelmedik kaba bir vahşetle öldürecekti. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
FAT'E — Vurmak. * Yarmak. * Cimâ etmek. * Yere vurmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
yer — is., gök b. 1) Dünya 2) Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân İzinsiz bir yere gitmek ne haddime? M. Ş. Esendal 3) Gezinilen, ayakla basılan taban Ayıp bir şey gördü mü kulaklarına kadar kızarıyor, gözünü… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kafa — is., Ar. ḳafā 1) İnsan başı, ser 2) Hayvanlarda genellikle ağız, göz, burun, kulak vb. organların bulunduğu vücudun en ön bölümü 3) Çocuk oyunlarında kullanılan zıpzıp taşının veya cevizin büyük boyu 4) Mekanik bir bütünün parçası Distribütör… … Çağatay Osmanlı Sözlük