- sözü geçmek
- 1) kendisini kabul ettirmiş olmak, hatırı sayılmak
Sağ olsun, tanıdıklardan hatırı sayılır, sözü geçer emekli bir millî eğitim müfettişi vardı.
- H. Taner2) adı anılmak, bahsedilmek
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Sağ olsun, tanıdıklardan hatırı sayılır, sözü geçer emekli bir millî eğitim müfettişi vardı.
- H. TanerÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
geçmek — e, er 1) Bir yerden başka bir yere gitmek Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim. T. Buğra 2) den Bir yandan girip diğer yandan çıkmak İplik iğne deliğinden zor geçti. 3) den Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hükmü geçmek (veya hüküm yürütmek) — 1) gücü yetmek, sözü geçmek Ne doğan güne hükmüm geçer / Ne hâlden anlayan bulunur. C. S. Tarancı 2) geçerli, etkili durumunu yitirmek Soğukların hükmü geçti … Çağatay Osmanlı Sözlük
söz sözü açmak — bir konudan konuşurken hemen arkasından türlü konulara geçmek Söz sözü açarak bizim oraları konuşmaya başlıyor ve âdeta gurbette bulunduğumuzu unutuyoruz. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
lafı geçmek — 1) sözü etkili olmak, sözü dinlenmek 2) bahsedilmek Kocasının erkek kardeşinin sütkardeşi imişsiniz, ben sizi hiç görmedimdi fakat bu evde lafınız geçerdi. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağızdan ağıza dolaşmak (veya geçmek) — bir sözü herkes birbirine söylemek Gazeteye yansıyan haber ağızdan ağıza geçerken açıklığını hemen hemen tamamen kaybetmiştir. Halikarnas Balıkçısı … Çağatay Osmanlı Sözlük
bıçağın sırtı veya tersi kesmek — sözü geçmek, onun dediğinin yapılması, emri dinlenen … Beypazari ağzindan sözcükler
söz — is. 1) Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lakırtı, kelam, laf, kavil 2) Bir veya birkaç heceden oluşan ve anlamı olan ses birliği, kelime, sözcük 3) Bir konuyu yazılı veya sözlü olarak açıklamaya yarayan kelime dizisi Yer yer… … Çağatay Osmanlı Sözlük
borusu ötmek — hlk. (birinin) sözü geçmek, yetkisi olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
NÜFUZ — Sözü geçer olmak, sözü dinlenmek. * Vücudundan işleyip geçmek. İçine alan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
can — is., Far. cān 1) İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık 2) Yaşama, hayat Bir kedi yavrusunu kurtarmak için ipe sarılıp kuyuya iner, canımı tehlikeye koyardım. R. N. Güntekin 3) Güç, dirilik Her şeyde… … Çağatay Osmanlı Sözlük