- suyu çıkmak
- çok söz edildiği veya üzerinde yerli yersiz durulduğu için değerini yitirmek, önemsizleşmek
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
su — 1. is., yu Sutaşı 2. is., yu 1) Hidrojenle oksijenden oluşan, sıvı durumunda bulunan, renksiz, kokusuz, tatsız madde, ab Dere suyu tekmil çamur. Halk kuyu suyu içmek mecburiyetinde... R. N. Güntekin 2) Bu sıvıdan oluşan kitle, deniz, akarsu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
deniz — is. 1) Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu su kütlesi 2) Bu su kütlesinin belirli bir parçası Marmara Denizi. Karadeniz. 3) Aydaki düzlükler 4) mec. Geniş alan 5) mec. Çokluk, yoğunluk Birleşik Sözler deniz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüz — 1. is. 1) Başta, alın, göz, burun, ağız, yanak ve çenenin bulunduğu ön bölüm, sima, çehre, surat Bir güzel çocuk yüzüyle gülümsüyor. S. F. Abasıyanık 2) Yüzey, satıh Suyun yüzünde. 3) Kesici araçlarda ağız Bıçağın keskin yüzü. 4) Bir kumaşın… … Çağatay Osmanlı Sözlük
cam — is., Far. cām 1) Soda veya potas katılmış silisli kumun ateşte eritilmesiyle yapılan sert, saydam ve çabuk kırılır cisim 2) sf. Tümü veya bir bölümü bu maddeden yapılmış, sırça Tıraşa başlarken biri büyük, biri küçük iki örtü alırdı, cam… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ham — sf., Far. ḫām 1) Yenecek kadar olgun olmayan (meyve) Ham elma. 2) İşlenmemiş (madde) Ham petrol. 3) İdmansız Ham vücutla ancak bu kadar koşabilirim. 4) mec. Gerçekleşme kolaylığı veya imkânı olmayan Ham hayal. Ham teklif. 5) mec. Kaba, toplum… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sürmek — i, e, er 1) Yönetip yürütmek, sevk etmek 2) Devam etmek Yenilenmesine karar verilen Meclisin yetkileri, yeni Meclisin seçilmesine kadar sürer. Anayasa 3) Önüne katıp götürmek Koyunları sürmek. 4) Uzatmak, ileri doğru itmek Kahveyi ısıtıyor, suyu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tirit — is., di, Far. terīd 1) Et suyuna kızartılmış veya bayat ekmek konularak yapılan yemek 2) Yemeğin suyu 3) sf., hlk. Yaşlı ve zayıf (kimse) Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller tirit gibi tiridi çıkmak tiridine banmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
turşu — is., Far. turşī 1) Tuzlu suda, sirkede bırakılarak özel bir kıvama getirilmiş sebze veya meyve 2) sf., mec. Bitkin, yorgun Birleşik Sözler turşu balığı turşu suyu biber turşusu üzüm turşusu Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller turşu gibi olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük