- ağzına atmak
- (bir şeyi) yemek için ağzına koymak
Akşamdan tabağın içinde kalmış bir patates köftesini ağzına atarken tam da o sırada, kocası giriverdi mutfağa.
- O. Rifat
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Akşamdan tabağın içinde kalmış bir patates köftesini ağzına atarken tam da o sırada, kocası giriverdi mutfağa.
- O. RifatÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
önüne bir kemik atmak — ağzına bir kemik atmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzına bir kemik atmak — birini küçük bir çıkarla susturmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
köpeğin ağzına kemik atmak — hkr. karşı gelerek bağırıp çağıran birini susturmak için ona bir çıkar sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
can — is., Far. cān 1) İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık 2) Yaşama, hayat Bir kedi yavrusunu kurtarmak için ipe sarılıp kuyuya iner, canımı tehlikeye koyardım. R. N. Güntekin 3) Güç, dirilik Her şeyde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
köpek — is., ği, hay. b. 1) Köpekgillerden, boy ve biçim bakımından pek çok cinsi olan, çok iyi koku alan, sadık, bekçilik ve avcılık gibi işler için beslenen memeli hayvan (Canis familiaris) Onun vaktiyle pek sevdiği küçük, sırtı siyah ve göğsü beyaz,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
laf — is., Far. lāf 1) Söz, lakırtı Ben lafımı bitirmeden o atıldı. 2) Sonuçsuz, yararı olmayan söz Onun söyledikleri laftan ibaret. 3) Konuşma 4) Konu, mevzu, bahis Lafı değiştirdi. 5) ünl. Öyle şey olamaz, bu sözün hiçbir değeri yok anlamlarında… … Çağatay Osmanlı Sözlük
söz — is. 1) Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lakırtı, kelam, laf, kavil 2) Bir veya birkaç heceden oluşan ve anlamı olan ses birliği, kelime, sözcük 3) Bir konuyu yazılı veya sözlü olarak açıklamaya yarayan kelime dizisi Yer yer… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tükürmek — i 1) Tükürüğü ağız içinden dışarıya atmak Ötekiler, pis bir şeye dokunmuş gibi yere tükürdüler. H. E. Adıvar 2) Ağzındakini dudakları arasına getirip dışarı vermek Çocuk, mamasını tükürüyor. 3) Ağız yoluyla dışarı çıkarmak Kan tükürmek. Balgam… … Çağatay Osmanlı Sözlük