- işi savsaklamak
- işi yavaşlatmak, gereken önemi göstermemek
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
savsaklamak — i Belirli bir sebebi olmaksızın bir işi isteyerek geri bırakmak, geciktirmek, umursamamak, ertelemek, sallamak, ihmal etmek Yarın giderim, öbür gün giderim diye savsaklayıp duruyor. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
iş — is. 1) Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir. S. F. Abasıyanık 2) Bir değer yaratan emek 3) Birinden istenen hizmet veya birine verilen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
burbamak — işi sallamak, savsaklamak, üzerine du şmemek III, 275bkz: buybamak, yubalmak, yubamak, yubanmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
savsaklama — is. Savsaklamak işi, umursamama, baştan savma, işi geciktirme, ihmal, ihmalkârlık Çocuğu kendi havasına bırakma öğüdü, zaten savsaklama yanlısı bazı ana babaların pek işine gelir. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
baştan savmacı — is. Bir işi yapmamak veya savsaklamak için bahane bulan, başından savan veya atan kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
sallamak — i 1) Düzenli bir biçimde ve hep aynı doğrultuda hareket ettirmek Sen yine anahtarını çıkar, salla, eğlendir. H. E. Adıvar 2) Uydurmak, kafadan atmak 3) Sarsmak 4) mec. Beklenmedik bir başarı kazanmak Seçimlerde Ankara yı salladı. 5) mec. Zor… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bakkala bırakma! — bir işi bakalım diyerek savsaklamak isteyenlere söylenen bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüzüstü bırakmak — 1) birini yapayalnız, kimsesiz, kötü bir durumda bırakmak 2) bir işi zamanında yapmayıp savsaklamak, olduğu gibi bırakmak, ihmal etmek Evdeki işimi gücümü yüzüstü bıraktım. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
askıya almak — 1) altı boşalıp desteği kalmayan yapıyı dikmelerle boşlukta tutarak yıkılmaktan kurtarmak 2) oturmuş veya batmış bir gemiyi yüzdürmek için başka teknelere asarak kaldırmak 3) mec. bir işi zamanında yapmayıp belirsiz bir zamana bırakmak,… … Çağatay Osmanlı Sözlük