- bir şey yapmak
- iyilik veya kötülükte bulunmak
O size hiçbir şey yapamaz. Ben ona bir şey yaptım mı?
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
O size hiçbir şey yapamaz. Ben ona bir şey yaptım mı?
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız … Çağatay Osmanlı Sözlük
yapmak — i, ar 1) Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır. Ç. Altan 2) nsz Olmasına yol açmak Durgun sular sıtma yapar. 3) nsz Yol almak 4) Onarmak, tamir etmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
şaka yapmak — şaka niteliğinde bir şey yapmak İlk defa görüştüğümüz hâlde benimle şaka yaptı. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
yerini yapmak — bir şey elde etmek amacıyla girişimde bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
numara yapmak — argo bir hareketi yalandan yapmak veya yapar gibi görünmek Numara yapıyorum gibi bir şey gelmesin aklınıza. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
iyilik etmek (veya yapmak) — yararlı işler yapmak, yardımcı olmak Maksadım onlara hem de kendime iyilik etmekten başka bir şey değildi. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapı yapmak — 1) bir şey istemek veya söylemek için karşısındakini önceden başka sözlerle hazırlamak Rumeli de bıraktığı çiftlikleri de anlattıktan sonra yaptığı kapıyı kâfi gördü. İşlere geçti. Ö. Seyfettin 2) ev gezmesi yapmak 3) kapı almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hile yapmak — 1) aldatmak Yarışmaların eski tadı kalmadı Sabri Bey, binbir türlü hile yapıyorlar. A. İlhan 2) çıkar sağlamak amacıyla bir şeyin saflığını bozmak, değersiz bir şey karıştırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
borç etmek (veya yapmak) — borçlanmak Altlarında şilte, dolaplarında eşya kalmadı ama kimseye de borç yapmadılar. P. Safa Babasından bir şey koparamadığı zaman borç ediyor, sonra ona ödetiyordu. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
İRTİKÂB — Bir işe girişmek. * Kötü bir iş işlemek. Rüşvet almak gibi çirkin bir şey yapmak. * Bir makamı âlet ederek, hakkı olmayan para veya malı hile ile almak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük