- inmek
- nuzul, tenezzül etmek; itât etmek
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
inmek — I, 169; II, 204; III, 61bkz: ılmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
inmek — den, er 1) Yüksekten veya yukarıdan aşağıya doğru gelmek, çıkmak karşıtı 2) Bir taşıt veya binek hayvanından yere basmak Tramvayın ön tarafından hızla inerken, arkasından bir sesin bağırdığını gördü. P. Safa 3) Dağ, tepe vb. yüksek bir yerden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayrıntılara inmek — bir konuyu en küçük noktasına kadar inceleyip araştırmak Ne var ki genelleyici bakış açısı, bizi bazen yararlı ayrıntılara inmekten ister istemez alıkoyuyor. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
damla inmek — (birine) felç olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
derine inmek — bir konu üzerinde uzun uzadıya durup araştırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
halka inmek — halkın anlayışı ve görüşü düzeyinde olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
inme inmek — vücudun bir yerinde hareket ve hissetme kalmamak, felç gelmek Sağ yanına inme inmiş. Hekimler epeyce çalıştılar, ilaç verdiler, kan aldılar ise de fayda etmedi. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
nüzul inmek (veya gelmek) — hlk. felç geçirmek, felce uğramak Nedir bu hâlimiz, nüzul inmiş gibi yapıştık yere, bir türlü kıpırdayamıyoruz. N. Eray … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıfıra inmek — 1) bitmek, tükenmek, yok olmak Zannedersem kocamın ziyaretçileri de sıfıra indi. Ö. Seyfettin 2) sp. futbol, hentbol vb. oyunlarda hücum oyuncusu rakip alanda bitiş çizgisine kadar gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
düze inmek — eşkıyalıktan vazgeçmek Düğünevinin avlusuna girerken yeni düze inmiş efeler gibi nara attı. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük