- oyuk
- oyulmuş mahal, şikaf
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
oyuk — is., ğu Oyulmuş, içi boş ve çukur olan yer Birbirine karışmış nal oyuklarından gündüz beş on kişilik bir devriyenin geçip gittiği anlaşılıyordu. F. R. Atay Birleşik Sözler dalga oyuğu … Çağatay Osmanlı Sözlük
oyuk — hayal, belge, bostan höyügü I, 81, 85, 384 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kupur — oyuk mahal, kyase, kab, çanak gibi şeyler … Çağatay Osmanlı Sözlük
TECVİF — (C.: Tecvifât) (Cevf. den) Oyma. Oyuk yapma. * Oyuk yer … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
γιούκος — και γοίκος, ο και γιούκι, το 1. στοίβα από στρώματα, κλινοσκεπάσματα, χράμια, κουβέρτες, παπλώματα κ.λπ. 2. στοίβα από είδη προικός 3. το βαθύ ανοιχτό ντουλάπι τού τοίχου για την τοποθέτηση τού γιούκου. [ΕΤΥΜΟΛ. < τουρκ. oyuk] … Dictionary of Greek
binit — 1. is., esk. Binilecek taşıt veya hayvan, binek atı Tavla tavla şahbaz atlarım sana binit olsun. Dede Korkut 2. is., hlk. Hamur durumundaki ekmeklerin, fırına atılmadan önce içine konulduğu oyuk gözlü tahta … Çağatay Osmanlı Sözlük
boşluk — is., ğu 1) Oyuk, çukur, kapanmamış yer 2) Kesinti, kopukluk 3) Boş geçen süre Bu boşluktan sıkılıyorum. 4) Eksiklik, yoksunluk duygusu Nevin, içinde ucu bucağı kayıp bir boşluk duydu. S. F. Abasıyanık 5) mec. Yetersizlik O günden bugüne olanları… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çadır çanağı — is. Çadır direğinin ucunda, çadır bezini tutmaya yarayan oyuk ağaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
çentik — is., ği 1) Bir şeyin kenarından kesilerek veya kırılarak açılan küçük kertik, tırtık Bıçağın ağzında çentik var. 2) Küçük oyuk İhtiyarın uzun şakaklarında, gözlerinin altında bıçak yaraları gibi ince çizgiler, çukurlar, oyuklar, çentikler,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dalga oyuğu — is., coğ. Dik kıyılarda yarın alt bölümünde bulunan, dalgaların çarparak oydukları in biçimli oyuk … Çağatay Osmanlı Sözlük