- yummak
- sıkup kapamak, göz kapamak
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
yummak — III, 64bkz: yümmek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
yummak — i, ar Kısarak kapamak, sıkarak kapalı duruma getirmek Ağzını yummak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yummak — kapatmak (vücut hareketleri için geçerli) … Beypazari ağzindan sözcükler
göz yummak — 1) görmezlikten gelmek, hoş görmek, bağışlamak Vaadime sadık kalırım fakat inzibatsızlığa göz yummak olamaz. R. N. Güntekin 2) umudunu kesmek, umutsuzluğa düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
hayata gözlerini yummak (veya kapamak) — ölmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
dünyaya gözlerini kapamak (veya yummak) — ölmek Bir sabah söyledi son sözlerini / Yumdu dünyaya ela gözlerini. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzını açıp gözünü yummak — öfke ile, sonunu düşünmeden ağzına gelen bütün ağır sözleri söylemek Fakat bu inat, Emine nin çenesini açmış; kızın ne kadar kusuru varsa babasından geldiğini söylerken, Tevfik e ağzını açmış, gözünü yummuştu. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözünü yummak — 1) gözünü kapamak 2) mec. ölmek Atatürk, o zaman için çaresiz bir hastalıktan gözünü yumduğu sırada altmışına basmamıştı. B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yümmek — (göz) yummak III, 64bkz: yummak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini