- canlılık
- is., -ğı
1) Canlı olma durumu2) mec. Neşelilik, hareketlilik
Her girdikleri oyuna renk ve hareket, canlılık ve şaklabanlık katarlardı.
- H. TanerBirleşik Sözler
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Her girdikleri oyuna renk ve hareket, canlılık ve şaklabanlık katarlardı.
- H. TanerÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
iki canlılık — is., ğı İki canlı olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
HAYATİYET — Canlılık. Hayat işaretinin, alâmetinin görünür olması … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
canlandırıcı — is. 1) Canlılık veren, canlılık kazandıran şey 2) Bir canlı resim veya şema filmi için hareketliliği sağlayan tek tek resimleri yapan sanatçı 3) Otel, tatil köyü vb. turistik yerlerde konukları eğlendirmek için çeşitli oyunlar, gösteriler yapan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dirilmek — nsz 1) Güçlenip canlanmak Bir bardak suyu içince dirildi. 2) Bitki solmuş, pörsümüş durumdayken yeniden canlılık kazanmak, diri duruma gelmek 3) Hasta yeniden sağlığını kazanmak, iyileşmek 4) Öldüğü sanılan şey canlılık kazanmak Masal bu, ölüyken … Çağatay Osmanlı Sözlük
ruh — is., Ar. rūḥ 1) Dinlerin ve dinci felsefelerin insanda vücuttan ayrı bir varlık olarak kabul ettiği öz, tin 2) En önemli nokta, öz Lakin oyunun ruhunu anlamak mümkün değil. M. Ş. Esendal 3) Esans Bazısı ruh koklatır, bazısı alnına sirke sürer,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
İNTİAŞ — Yorgunluktan sonra canlılık hissetme. Canlılık. * Hastalıktan sonra iyileşip kalkma. * Geçinme. * (Yıkılan adam) doğrulup kalkma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
bu kabil — sf., esk. Bu gibi, bu türlü Bu kabil angaryalar sıradan bir memurun yaşamına hiç değilse bir renk ve canlılık katabilir. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
canlandırmak — i 1) Canlanmasını sağlamak, canlanmasına yol açmak 2) Yaşatmak, birinin kılığına girmek 3) Canlılık, tazelik, dirilik getirmek Güller tazelikleri, renkleri, biçimleriyle salonu canlandırmışlardı birden. C. Uçuk 4) mec. Yoğunluk, etkinlik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
cıvıltı — is. 1) Kuşların ötüşürken çıkardıkları ses Her tarafından kuşların hoş cıvıltıları taşardı. H. C. Yalçın 2) Sesteki canlılık, ateşlilik Sesin cıvıltısı gitmiş, yerine hüzün konmuştu. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
cümbüş — is., Far. cunbiş 1) Eğlence 2) Canlılık, coşku Yavaş yavaş fırçalardan, boyalardan, renklerin cümbüşlerinden başka her şey çevresinden siliniyordu. C. Uçuk 3) müz. Maden gövdeli, tambura benzer bir saz Birleşik Sözler renk cümbüşü Atasözü, Deyim… … Çağatay Osmanlı Sözlük