- fıldır
- sf.
Çabuk, hızlı, telaşlı
Kara yağız, az tombul, fıldır göz, son derece kanı sıcak biridir.
- S. Birsel
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Kara yağız, az tombul, fıldır göz, son derece kanı sıcak biridir.
- S. BirselÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
FILDIR — sigla Federazione Internazionale Libera dei Deportati e Internati della Resistenza … Dizionario italiano
fıldır fıldır — yerinde duramayan … Beypazari ağzindan sözcükler
gözleri fıldır fıldır etmek — şeytanca ve çapkınca bakmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hımhım — sf. 1) Sesleri genizden çıkararak konuşan (kimse) Onu hımhım sanırsınız ama sonradan inatçı bir nezlenin tutsağı olduğunu anlarsınız. S. Birsel 2) zf. Sesleri genizden çıkararak Beni biraz hımhım konuşan fakat gözleri fıldır fıldır bir komiserin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
karşılıklı — sf. 1) İki kişi veya iki topluluğun arasında geçen ve karşılaşılan harekete eş değer bir hareketle beliren, mütekabil Karşılıklı yardım. Karşılıklı saygı. 2) Birbirine karşı bulunan Salıncağın üzerinde karşılıklı ayakta duran kızlar, fıldır… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kukla — is., Rum. 1) Hareketli yerleri iplikle sanatçının parmaklarına bağlanarak veya eldiven gibi bir kesiti kullanarak bir perdenin üzerinden oynatılan, bez, karton vb. hafif nesnelerden yapılmış insan ve hayvan figürleri Salıncağın üzerindeki kızlar … Çağatay Osmanlı Sözlük