- geçimsizlik
- is., -ği
Geçimsiz olma durumu
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
ağız tatsızlığı — is. Bir topluluk içindeki geçimsizlik, anlaşmazlık, huzursuzluk … Çağatay Osmanlı Sözlük
bağdaşmazlık — is., ğı 1) Uyuşmazlık 2) Geçimsizlik … Çağatay Osmanlı Sözlük
dirliksizlik — is., ği Geçimsizlik … Çağatay Osmanlı Sözlük
hırgür — is. Geçimsizlik, kavga Tiyatrocular arasında hırgür eksik olmaz ama her şey sonunda tatlıya bağlanır, bilmez misin?. A. İlhan Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller hırgür çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hırıltı — is. 1) Boğazdan herhangi bir nedenle boğuk çıkan ses Yavaşlayan soluk alışında hafif hırıltı duyuluyordu. A. Sayar 2) Gürültüyle çıkan ses 3) mec. Geçimsizlik, kavga Ölünceye kadar hırıltı gürültü içinde mi yaşayalım? P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
hırıltıcı — is. Geçimsizlik çıkaran, geçimsiz kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
nifak — is., Ar. nifāḳ Geçimsizlik, anlaşmazlık, ara bozuculuk Nifak unsurları her ikisinin iyi niyetlerinden yavaş yavaş, sinsi sinsi kendi çıkarlarına yararlanmasını bilecekti. Y. K. Karaosmanoğlu Birleşik Sözler nifak tohumu Atasözü, Deyim ve Birleşik … Çağatay Osmanlı Sözlük
şiddetli — sf. 1) Etkisi çok olan, zorlu Bir aralık rahmetli babam şiddetli bir romatizmaya tutulmuştu. F. R. Atay 2) Hızlı Şiddetli yağmurun damlaları camı dövüyordu. R. Enis 3) Aşırı Şiddetli geçimsizlik. Birleşik Sözler şiddetli fırtına … Çağatay Osmanlı Sözlük
tatsız — sf. 1) Tadı iyi olmayan, lezzetsiz 2) Tadı olmayan, sası 3) zf. Hoşa gitmeyen bir biçimde Her şey, herkes boş, abes, çirkin, münasebetsiz, tatsız görünür. A. Ş. Hisar 4) mec. Hoşa gitmeyen, can sıkan O akşamki tatsız olaya benim de canım sıkıldı … Çağatay Osmanlı Sözlük
zıddiyet — is., esk., Ar. żiddiyyet 1) Karşıtlık Sasanlılarla İran ın Üsküdar a kadar gelişi ve Filistin e kadar yürüyüşü bu zıddiyetin son haddini gösterir. Y. K. Beyatlı 2) mec. Sevişmezlik, geçimsizlik, çekemezlik … Çağatay Osmanlı Sözlük