göz (veya gözünün) önüne serilmek — görülmek, bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmak İstanbul a bu yükseklikten bakılınca birden gözlerimizin önüne serilir. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
körülmek — görülmek. I, 119; II, 136, 139 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
közünmek — görülmek. I I, 157bkz: körmek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
tasvib — (A.) [ ﺐیﻮﺼﺕ ] uygun görme. ♦ tasvîb edilmek uygun görülmek. ♦ tasvîb etmek uygun görmek. ♦ tasvîb olunmak uygun görülmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
akont — is., tic., Fr. àcompte Bir borca karşılık, hesabı daha sonra görülmek üzere yapılan kısmi ödeme … Çağatay Osmanlı Sözlük
fışkırmak — den 1) Gaz veya sıvılar bir yerden basınç etkisiyle yukarıya doğru birdenbire ve hızla çıkmak Suya en başköşeyi ayırmalarının nedeni de iyi suyun, hemen hemen memleketimizin dört bucağından fışkırmasıdır. S. Birsel 2) Bitkiler toplu hâlde, gür… … Çağatay Osmanlı Sözlük
görülme — is. Görülmek işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
görümlük — is., ğü 1) Yalnız görülmek için konulan nesne 2) Nişanlanan kıza, ilk kez görmeye gidildiğinde erkek tarafından takılan veya verilen armağan Birleşik Sözler yüz görümlüğü … Çağatay Osmanlı Sözlük
horlanmak — nsz Hor görülmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
olmak — nsz, ur 1) Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak En şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu. S. F. Abasıyanık 2) Gerçekleşmek veya yapılmak 3) Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından… … Çağatay Osmanlı Sözlük