hareketsiz

hareketsiz
sf.
Hareket etmeyen, yerinden kımıldamayan, durgun, durağan

Başını kaldırmaksızın hep aynı durumda sessiz ve hareketsiz.

- Y. K. Karaosmanoğlu

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем решить контрольную работу

Look at other dictionaries:

  • RAKİD(E) — Hareketsiz, durgun …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • SAKİN — Hareketsiz, kendi hâlinde. Bir yerde oturan. Kararlı. * Gr: Harekesi olmayıp cezimli (sakin okunan) harf …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • bakteridi — is., Fr. bactéridie Şarbon hücresi gibi hareketsiz bakteri …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bitkisel hayat — is., tıp Hastalık veya kaza sebebiyle bilinçsiz ve hareketsiz duruma gelen kişinin hayatı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • canlandırma — is. 1) Canlandırmak işi Küçük kafasında kendisini çağırtan ihtiyar kadının hayalini canlandırmaya çalışıyordu. H. E. Adıvar 2) ed. Kişileştirme 3) Otel, tatil köyü vb. turistik yerlerde konukları eğlendirmek için çeşitli oyunlar, gösteriler yapma …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • canlı — sf. 1) Canı olan, diri, yaşayan Bütün canlıların kendilerini yarı baygın, uykulu, hareketsiz bir tembelliğe bıraktıkları saatler başlamıştı. N. Cumalı 2) Güçlü, etkili, hareketli, hayat dolu Recep çok canlı bir adamdı. S. F. Abasıyanık 3) Dikkat… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çivilemek — i, e 1) Bir şeyi bir yere çivi ile tutturmak, mıhlamak 2) Aynı noktaya sürekli olarak bakmak Duvara sırtını verip çömeldi. Gözünü hamamcının geleceği yola çiviledi. A. Sayar 3) i, mec. Vurmak, öldürmek 4) e, mec. Olduğu yerde hareketsiz bırakmak… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çivilenmek — nsz 1) Çivi ile tutturulmak, mıhlanmak 2) e, mec. Aynı noktaya sürekli olarak bakmak Kıpırdamadan duruyordu. Başı dikti, gözleri kapıya çivilenmişti. A. Sayar 3) e, mec. Bir yerde hareketsiz kalmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dalınç — is., cı, ruh b. 1) Kendinden geçercesine sessiz bir coşkuya dalma, istiğrak, meditasyon 2) Günlük hayatın sıkıntılarından sıyrılmak amacıyla bağdaş kurarak sessiz ve hareketsiz bir biçimde düşüncelerden uzaklaşma, kendini dinleme, istiğrak,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dingildek — sf., ği 1) Tabanı üzerinde hareketsiz duramayıp sallanan, oynak, dengesi bozuk 2) mec. Yıpranmış Sinir sistemleri dingildek olan bu titiz adamları domestik uğraşılar büsbütün hırçın yapar. H. Taner 3) mec. Sözüne güvenilmez, kaypak Baştan… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”