- haşır haşır
- zf.
Haşır huşur
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
hasır — 1. is., srı, esk., Ar. ḥaṣr Ayırma, bir şeyi özgü kılma Birleşik Sözler hasretmek hasrolunmak 2. is., Ar. ḥaṣīr 1) Saz, kabuk, yaprak vb. bir bitki maddesiyle örülmüş taban veya tavan örtüsü 2) sf. Tamamı veya bir bölümü böyle bir örgüden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
haşir neşir — is. Kaynaşma, bir arada olma Çocukluğum, doğayla haşir neşir, mutlu bir çocuk olarak geçmişti. C. Uçuk Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller haşir neşir etmek haşir neşir olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hasır çelik — is., ği, mim. İnşaatlarda düz yüzeylere atılacak betonun içine konulan, hasır biçiminde örülmüş malzeme, hasır demir … Çağatay Osmanlı Sözlük
hasır otu — is., bit. b. Hasır otugillerden, bataklıklarda yetişen düz, ince uzun ve dayanıklı olan yaprakları kıtık yapmaya, hasır ve zembil örmeye yarayan bir saz, su kamışı, kofa, kiliz (Typha) … Çağatay Osmanlı Sözlük
haşır huşur — zf. Sert ve kuru şeyler haşırdayarak, haşırtılı ses çıkararak, haşır haşır … Çağatay Osmanlı Sözlük
hasır demir — is., mim. Hasır çelik … Çağatay Osmanlı Sözlük
hasır otugiller — is., ç., bit. b. Su kıyılarında yetişen, örneği hasır otu olan bir bitki familyası … Çağatay Osmanlı Sözlük
haşir — is., şri, esk., Ar. ḥaşr 1) Toplanma, bir araya gelme 2) din b. Kıyamet gününde ölülerin diriltilip mahşere çıkarılması Haşre kadar beklesen bu iş olmaz. Birleşik Sözler haşir neşir … Çağatay Osmanlı Sözlük
haşir neşir etmek — kaynaştırmak, bir arada bulundurmak Bir rüzgâr gibi alıp bunların arasına atar, beni bunlarla haşir neşir ederdi. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
haşir neşir olmak — kaynaşmak, bir arada bulunup uğraşmak Onlar, yüksek sosyete ile haşir neşir olduklarından insanları dürbünün tersinden seyreder gibi küçük, küçücük görmeye çoktan alışmışlardı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük