- heyecanlanmak
- nsz
Herhangi bir nedenle güçlü, geçici bir duygulanımdan etkilenmek, heyecana gelmek, coşmak
Cümleleri parlaktı, jestlerle konuşuyordu, heyecanlandırıyor ve heyecanlanmış görünüyordu.
- T. Buğra
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Cümleleri parlaktı, jestlerle konuşuyordu, heyecanlandırıyor ve heyecanlanmış görünüyordu.
- T. BuğraÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
heyecan duymak — heyecanlanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
heyecana gelmek — heyecanlanmak, heyecan duymak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüreği kalkmak — heyecanlanmak Kapıda her araba durdukça yüreğim kalkıyordu. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
İLTİYA' — Heyecanlanmak, iç alevlenmesi. * İç sıkıntısı çekme, dertlenme … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
alevlenmek — nsz 1) Alev çıkarmaya başlamak 2) mec. Öfkelenmek Bu ağza alınmaz söz üzerine karşıdakiler birden alevlendiler. O. C. Kaygılı 3) Heyecanlanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
coşmak — nsz, ar 1) Duygu ve düşünceleri güçlü bir tepki ile dışarı vurmak, galeyan etmek Askerler sevgili efendilerinin yüzünü görür görmez coşuyorlar. Y. K. Beyatlı 2) Doğa olaylarından herhangi biri birdenbire çoğalıp hızlanmak Coşan sele dur diyorsun… … Çağatay Osmanlı Sözlük
heyecanlanma — is. Heyecanlanmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaynamak — nsz 1) Bir sıvı, sıcaklığı belli bir dereceyi bulduğunda buhar durumuna geçerek fokurdamak Su, 100 °C de kaynar. 2) Yiyecek, içecek pişmek, haşlanmak Doktorun sade kaynamış kahvesini söylemesini bekledi ve garson gider gitmez konuştu. T. Buğra 3) … Çağatay Osmanlı Sözlük
alev almak — 1) tutuşmak, yanmaya başlamak Sobada çıralar hemen alev almış, odunları da tutuşturmuştu. T. Buğra 2) mec. coşmak, heyecanlanmak, heyecana gelmek 3) mec. öfkelenmek, kızmak 4) mec. telaşlanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
baygınlık geçirmek — 1) bayılmak 2) mec. çok heyecanlanmak, telaşlanmak Annem, üç gün sonra, sevinç baygınlıkları geçiren Yahudi nin avucuna on altın sayıp yalvardı. Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük