- ısı kuşak
- is., -ğı, coğ.
Sıcak kuşak
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
kuşak — is., ğı 1) Bele sarılan uzun ve enli kumaş Kuşağının arasından bir iri tütün tabakası çıkarıp bana uzattıktan sonra... Y. K. Karaosmanoğlu 2) Sağlamlığını artırmak için bir şeyin çevresine geçirilen ağaçtan veya metalden bağ 3) gök b. Yeryüzünde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ısı — is., fiz. 1) Bir cismin uzamasına, genleşmesine, buharlaşmasına, erimesine, sıcaklığının artmasına, bir iş yapmasına neden olan fiziksel enerji Isı, atomlar arası çekim gücünü yenerek maddenin hacmini arttırır. 2) Doğal vücut sıcaklığı, hararet:… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıcak kuşak — is., ğı, coğ. Oğlak ve Yengeç dönenceleri arasında kalan geniş bölge, ısı kuşak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıcak — sf., ğı 1) Yakmayacak derecede ısısı olan, yakmayacak kadar ısı veren, soğuk karşıtı Yorganın altında sıcak göz yaşları dökerek gecelerce beklemişti. O. Kemal 2) Isısı yüksek olan, çok ısınmış Kız kardeşim ikindiüzeri bana sıcak, limonlu bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bağlama — is. 1) Bağlamak işi 2) Üç çift telli olan ve mızrapla çalınan bir saz 3) Yapılarda duvarları birbirine bağlayan kiriş, putrel vb Birleşik Sözler bağlama hattı bağlama zarf fiili kemer bağlama kuşak bağlama … Çağatay Osmanlı Sözlük
kavrama — is. 1) Kavramak işi, anlama, algılama 2) Ağaç kuşak 3) Otomobilde motor ile vites kutusunu birbirine bağlayıp ayırma, motordan gelen hareketi sarsıntısız olarak öteki aktarma ögelerine iletme 4) hlk. Küçük orak Birleşik Sözler kavrama noktası … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuşaklama — is. 1) Kuşaklamak işi veya biçimi 2) zf. Kuşak biçimini andırarak Duvarın içine kuşaklama, bir ağaç koymalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
orta — is. 1) Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Başlangıcı ile bitimi arasında eşit uzaklıkta olan süre Yılın ortası.… … Çağatay Osmanlı Sözlük