- insanüstü
- sf.
İnsan gücünü ve yeteneklerini aşan, fevkalbeşer
Hasan, onun için isteklerine boyun eğilir, ölünceye kadar ayaklarının altında yaşamış, insanüstü bir erkekti.
- H. E. Adıvar
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Hasan, onun için isteklerine boyun eğilir, ölünceye kadar ayaklarının altında yaşamış, insanüstü bir erkekti.
- H. E. AdıvarÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
ermek — e, er 1) Erişmek, kavuşmak Nereden geldiğini anlamadığı bir ataklığa ermişti. N. Cumalı 2) Yetişip dokunmak Eli tavana ermek. 3) nsz Bitkiler veya bunların ürünleri olgunlaşmak Ekinler ermeden biçilmez. 4) nsz, din b. Kendini Tanrı yoluna vermiş… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fevkalbeşer — sf., esk., Ar. fevḳ + beşer 1) İnsanüstü Var kuvvetimle, fevkalbeşer bir kuvvetle boğazına sarıldım. A. Gündüz 2) Üstün nitelikli (kimse) Abdülhak Hamit Bey fevkalbeşer bir devden daha güzel bir mahluktur. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
insan — is., Ar. insān 1) İki eli olan, iki ayak üzerinde dolaşan, sözle anlaşan, akıl ve düşünme yeteneği olan en gelişmiş canlı 2) Kişi, şahıs, âdemoğlu, âdem evladı O yaşta insan hiç düşünmeden sadece yaşamaya bakar. H. Taner 3) sf., mec. Huy ve ahlak … Çağatay Osmanlı Sözlük
karın — is., rnı 1) İnsan ve hayvanlarda gövdenin kaburga kenarlarından kasıklara kadar olan ön bölgesi Şuursuz bir acele ile mahmuzlarını atının karnına vurdu. Ö. Seyfettin 2) Döl yatağı, rahim Fakat karnındaki çocuk da bu insanüstü erkeğin bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
olanaksızlık — is., ğı Olanaksız olma durumu, imkânsızlık Olanaksızlıklara karşın başarıya erenler büyük yetenekler ve çalışkanlıkta insanüstü denebilecek bir düzeyi gerçekleştirmiş olanlardır. M. C. Anday … Çağatay Osmanlı Sözlük
tanrı — is., din b. Çok tanrıcılıkta var olduğuna inanılan insanüstü varlıklardan her biri, ilah Birleşik Sözler neden tanrıcı … Çağatay Osmanlı Sözlük
üst — is. 1) Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, fevk, alt karşıtı Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyin görülen yanı, yüzü Bu sefer taşın üstünden… … Çağatay Osmanlı Sözlük