kızarmak

kızarmak
nsz
1) Kırmızı veya ona yakın bir renk almak

Nihat, yüzü kızarmış, alçak sesle söylendi.

- P. Safa
2) Bazı sebze ve meyveler olgunlaşmaya başlamak, olgunlaşmak

Domatesler kızardı.

3) Utanç, öfke vb. duyguların etkisiyle, kanın yüze hücumu sonucu yüz kırmızı bir renk almak

Ben utancımdan kulaklarıma kadar kızardım.

- F. R. Atay
4) Yiyecekler tavada kızgın yağ içinde veya ateşte kırmızılaşarak pişmek

Sofrada tarhana çorbası, kızarmış tavuk, bulgur pilavı vardı.

- Y. Kemal
Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужно решить контрольную?

Look at other dictionaries:

  • kızarmak — II, 77, 163bkz: kızıl ermek …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • gözlerinin içine kadar kızarmak — utancından yüzü çok kızarmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yüzü kızarmak — utanmak Boynundan bir kese çıkardı fakat içine bakmadan ani bir fikirle yüzü kızardı. H. E. Adıvar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kulaklarına kadar kızarmak — çok utanmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kızıl ermek — kızarmak II, 163bkz: kızarmak …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • isirğanmak — kızarmak, utanmak, hararetli olmak, hicab etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • İHMİRAR — Kızarmak. Kızıllık. * Kızıl hastalığı …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • gözleri kan çanağına dönmek (veya kanlanmak) — 1) uykusuzluk, yorgunluk, ağlama vb. sebeplerle gözleri çok kızarmak Kerem in kusacağı geliyordu. Gözleri kan çanağına dönmüştü. Y. Kemal 2) sinirden, öfkeden, hiddetten gözleri irileşmek ve kızarmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • alarmak — nsz 1) Kızarmak 2) Ala renkli duruma gelmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • cızır cızır — zf. Cızır sesi çıkararak (pişmek, kızarmak vb.) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”