giydirip kuşatmak — temiz, yeni giysilerle donatmak O da kendisinden yirmi yaş küçük arabacısını sevmiş, nikâhla varmış, bu arabacıyı giydirip kuşatmış, âlâ bir bey yapmıştı. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
abluka (veya ablukaya) etmek (veya almak) — kuşatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
muhasara altına almak — kuşatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
muhasara etmek — kuşatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çember içine almak (veya çembere almak) — kuşatmak İktidar muhalefet partilerini gittikçe daralan bir çember içine alıyor. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
çemberlemek — i Çemberle kuşatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çevirmek — i 1) Bir şeyin yönünü değiştirmek Nefes nefese koşan anneme, başını çevirmeden cevap verdi. Y. Z. Ortaç 2) Öteki yüzünü görünür duruma getirmek Sermet defterinin yapraklarını çeviriyordu. Ö. Seyfettin 3) Döndürerek hareket ettirmek Resimleri… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çevrelemek — i 1) İçine almak, kuşatmak, sarmak, ihata etmek Açık başımı çevreleyen beyaz saçlarım. R. N. Güntekin 2) mec. Bir konunun sınırlarını çizmek, tahdit etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
giydirmek — e 1) Giyme işini yaptırmak Derhâl hamama soktu, sırtına temiz bir elbise giydirip huzura çıkardı. H. Taner 2) mec. Ağır sözler söylemek, hakaret etmek Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller giydirip kuşatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
halkalamak — i 1) Bir şeyi kıvırarak halka biçimine getirmek 2) Bir yer veya şeyin çevresini çember biçiminde kuşatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük